Pages in topic:   < [1 2]
KudoZ: Sevenler kavuşamasın da, sövenler kapışa mı dursun?
Thread poster: Özden Arıkan
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 02:45
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
İnternetin, tanımı itibariyle demokratik bir ortam olması iddiasına istinaden... Sep 26, 2003

... ama önce, bir kez daha:

Tepkimin yumruk şiddetinde olmasını amaçlamış mıydım, emin değilim, ama amaçladıysam bile hedef asla sen değildin, hakaret, küfür vb edenlerinki de dahil olmak üzere kimsenin şahsı da değildi, burada böyle davranma rahatlığı idi, diyebilirim. Tartışmanın istemediğim bir sonuca sürüklenmesinden ve bundaki payımdan ötürü hâlâ üzgün ve rahatsız olduğumun da bilinm
... See more
... ama önce, bir kez daha:

Tepkimin yumruk şiddetinde olmasını amaçlamış mıydım, emin değilim, ama amaçladıysam bile hedef asla sen değildin, hakaret, küfür vb edenlerinki de dahil olmak üzere kimsenin şahsı da değildi, burada böyle davranma rahatlığı idi, diyebilirim. Tartışmanın istemediğim bir sonuca sürüklenmesinden ve bundaki payımdan ötürü hâlâ üzgün ve rahatsız olduğumun da bilinmesini isterim.


İstifa meselesine gelince: Kimse kimseyi istemediği bir yerde zorla tutamaz. Moderatörlüğü bırakmayı istiyorsan bunu veya başka herhangi bir vesileyi beklememeliydin. Yok eğer kararsızsan ve bizlerin görüşüne ihtiyacın varsa, ben senin moderatörlüğü bırakmanı istemiyorum. Murat'ın "otur oturduğun yerde" lafına benden bir agree!

Tayfun Bey'in, eğer mutlaka istifa önerecekse bunu moderatörler arası bir ortamda / zeminde yapmış olmasını dilerdim. Ayrıca kendisi de bir moderatör olarak benim "saded" üzerine, buradaki bazı davranışlar üzerine bir-iki çift laf etmesini de beklerdim. Çağlar'ın yazdıklarının hoş olup olmaması konusunda da: Ben sıradan bir üye olarak bir moderatör tarafından bilgilendirildiğim için, ayrıca KudoZ sorularına bundan sonra daha sağduyuyla yaklaşmama yardımcı olduğu için memnunum ve Çağlar'a teşekkür ediyorum. Sorular zaten içeriden mi, dışarıdan mı gönderildiği belli olacak şekilde işaretleniyor (listede açık renkle görünenler Proz üyelerinin; koyu renkle görünenler dışarıdan kişilerin -ki bunların hepsi beleşçi veya chat'çi değil tabii- soruları). Bunu da dikkate alarak ve sorunun niteliğini değerlendirerek "istismara karşı kontrol"ün sağlanmasına bizler de yardımcı olabiliriz.

Ha... "hoş olmama" meselesine değiniyordum: Hoş olmayan yazının içeriği ise bu gerektiği ölçüde hep beraber, gerektiği ölçüde moderasyon vb düzeyinde konuşulur. Ama hoş olmayan, siteye eleştiri yöneltme işinin kendisiyse, şahsen buna katılmam mümkün değil. Herkesin, büyük ihtimalle de herkesten daha çok moderatörlerin, eleştiri yöneltme hakkı vardır. İnternetin tanımı itibariyle demokratik bir ortam olduğu iddiası, bizlerin onu demokratik bir ortam olarak geliştirme ve koruma yeteneğimize bağlı. Sonuçta sanal ortam da, gerçek ve fiziksel dünyada yaşayan insanların ürünü; o insanların gerçek dünyadaki ilişkilerinde demokratik bir tarz gelişmedikçe, sanal ortam kendi kendine demokratik olacak değil. Olursa da o zaman ancak "çocuk pornosu", "kişisel saldırı" vs. gibi şeyler için "demokratik" olabiliyor, bildiğimiz üzere.

Sonuç olarak eleştiriye tahammül ile küfür, hakaret vb'ye tahammül arasındaki ters orantıda ben gerçekten bir "terslik" görüyorum.
Collapse


 
Nilgün Bayram (X)
Nilgün Bayram (X)  Identity Verified
Türkiye
Local time: 03:45
English to Turkish
+ ...
PARDON Sep 26, 2003

Forum konusu ne idi???
Sevgili Özden, neden forumlara katılmadığımı sormuştun ya. O zamanlar gerçekten zamanım yoktu ama zaten katılmamam gerektiğini anladım. Arkadaşların yazdıklarını okuyunca forum konusunu bile anlamadığımı idrak etmiş bulunuyorum:=)) Nasıl katılayım ki????


 
sevinc altincekic
sevinc altincekic  Identity Verified
Local time: 03:45
English to Turkish
+ ...
gerçi konu epeyce dağılmış ama olsun:) Sep 26, 2003

şöyle aklımda kalanlara bir şeyler ben de ekleyeyim dedim.

sevenler kavuşamasın mı? bırakın kavuşsunlar, bazen gerçekten de çok ilginç ve eğlenceli sorular ve yanıtlar ortaya çıkıyor:) wife olayında olduğu gibi!!! (gerçi bunun sevenlerin kavuşmasıyla ilgisi yok, ama olsun)

sövenler kapışa mı dursun? asıl mesele de bu bence, sövmeden kapışma diye bir şey var, ama biz bunu hiç anlayamadık, kavrayamadık. oysa işimiz dil ve asıl bizim bu
... See more
şöyle aklımda kalanlara bir şeyler ben de ekleyeyim dedim.

sevenler kavuşamasın mı? bırakın kavuşsunlar, bazen gerçekten de çok ilginç ve eğlenceli sorular ve yanıtlar ortaya çıkıyor:) wife olayında olduğu gibi!!! (gerçi bunun sevenlerin kavuşmasıyla ilgisi yok, ama olsun)

sövenler kapışa mı dursun? asıl mesele de bu bence, sövmeden kapışma diye bir şey var, ama biz bunu hiç anlayamadık, kavrayamadık. oysa işimiz dil ve asıl bizim bu konuda çok yaratıcı olmamız gerek, fikirlerin çarpışması gerek, ama yalnızca duygular ve bu duygular da bazen en sıradan (adi diyecektim vazgeçtim) biçimde dışavuruluyor.

Çağlar moderator olarak kalsın mı? kalsın kalmasın, bence bunu en iyi Çağlar bilecek, istiyorsan yap istemiyorsan yapma, yerine de bir başkasını bulman gerekmez, merak etme meraklıları çoktur bu işin:)

Çağlar prozu eleştirmekte haklı mıydı? Demokrasi diye diye tutturduğumuz, demokrasi götüreceğiz diye ta fisandaki ülkelere saldıran ülkelerin bulunduğu bir dünyada yaşadığımıza göre, elbette yetki seviyesinde bulunan kişilerin eleştiri yapması sevindirici bir şey olmalı, keşke Bush'u da böyle eleştirseler malum ülkenin yetkilileri:)

Konu sapmış mı? boşverin ayol, sapsın, ne var yani, konuşmak için fırsatımız doğuyor gene, havanda su dövmekten ibaret olsa bile

Maydanoz mu-maydonoz mu? Çağlar yanıt vermiş:) agree diyorum, kaynak TDK nasılsa!

Maydanozla bitirdik, limon sıkacak çıkar nasılsa:)
Collapse


 
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 02:45
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Öyle deme, Nilgün... Sep 30, 2003

... bu forumlardan ben çok şey öğreniyorum: Mesleki şeyler mesela: Terzi söküğünü dikemez, bir çevirmen meramını anlatamaz, başka çevirmen okuduğunu anlamaz. Sonra politika: The truth is nowhere but in the eye of the beholder. Fiil değil fail önemli; yapılan değil kimin yaptığı; yapanın kim olduğu, kimlerden olduğu vb vb. Sonra jeoloji: Pleyistosen deri katmanları. Ve tabii edebi sanatlar
<
... See more
... bu forumlardan ben çok şey öğreniyorum: Mesleki şeyler mesela: Terzi söküğünü dikemez, bir çevirmen meramını anlatamaz, başka çevirmen okuduğunu anlamaz. Sonra politika: The truth is nowhere but in the eye of the beholder. Fiil değil fail önemli; yapılan değil kimin yaptığı; yapanın kim olduğu, kimlerden olduğu vb vb. Sonra jeoloji: Pleyistosen deri katmanları. Ve tabii edebi sanatlar

Yine de forumlara katılmak lazım. Burası aslında, yani Türkçe forum, biraz "sen ben bi de bizim oğlan"a dönüşmüş durumda, sürekli yazan 3 veya 4 kişiyiz. Daha çok insan, mümkünse herkes katılsın ki sesimiz kartlaşmasın, ölen derilerimiz temizlensin, hep aynı laflar dolaşıp durmasın ortalıkta... falan. Mesela geçenlerde Zorlu bir mesaj atmıştı, ondan önce wandadorff, bu iplikte sen ilk defa yazdın. Bu... iyi bir şey tabii. Yoksa hep aynı şeyleri konuşmaktan kurtulamayız. Hem tribünlerde otur otur adamın poposu yassılır! (Eh, bir "edebi sanat" da ben yapayım, müsaadenizle artık... herhalde bundan da incinen çıkmaz, Pleyistosen Çağ'da)

nilbay wrote:

Forum konusu ne idi???
Sevgili Özden, neden forumlara katılmadığımı sormuştun ya. O zamanlar gerçekten zamanım yoktu ama zaten katılmamam gerektiğini anladım. Arkadaşların yazdıklarını okuyunca forum konusunu bile anlamadığımı idrak etmiş bulunuyorum:=)) Nasıl katılayım ki????


[Edited at 2003-09-30 08:45]

Yanlış anlaşılmasın! Yukarıdaki kahkahalar verdiğim linkle ilgilidir, dün geceden beri kendimi tutamıyorum da... silinecek nasıl olsa ama, ibret-i âlem için kalsa keşke

[Edited at 2003-09-30 08:50]
Collapse


 
Ebru Ozgen Oglesbay
Ebru Ozgen Oglesbay  Identity Verified
United States
Local time: 17:45
English to Turkish
+ ...
Hala anlamış değilim Oct 1, 2003

Forumlarda adımı pek görmeseniz de, hemen hiç atlamadan okuyorum. Neden yazmıyorum derseniz, yazma tembelliği bende Nilgün'den çok daha fazla var. Ama şu son sorduğum Kudoz'a yazılanlar beni "hayretler bişeyler" (miydi?:-)) yaptı. Aşıklar sazlarıyla kapışınca pek hoş oluyor da, çevirmenlerin kapışması öyle değil ne yazık ki.

Hani "insanlar artık Kudoz sorusu sormaya çekiniyor" gibi bir laf dolaşıyor ya. Eh, doğru sayılır. Soru sorarsam ortalık ne k
... See more
Forumlarda adımı pek görmeseniz de, hemen hiç atlamadan okuyorum. Neden yazmıyorum derseniz, yazma tembelliği bende Nilgün'den çok daha fazla var. Ama şu son sorduğum Kudoz'a yazılanlar beni "hayretler bişeyler" (miydi?:-)) yaptı. Aşıklar sazlarıyla kapışınca pek hoş oluyor da, çevirmenlerin kapışması öyle değil ne yazık ki.

Hani "insanlar artık Kudoz sorusu sormaya çekiniyor" gibi bir laf dolaşıyor ya. Eh, doğru sayılır. Soru sorarsam ortalık ne kadar karışır acaba diye düşünmek şart burada. Baksanıza, bir soru sor, bin kere kafan karışsın, ortalığın karıştığı yetmiyormuş gibi. Yoksa benim durumum, Murat'ın Fince deyişindeki durum mu?

Sorulara cevap verme işini ise artık tamamen bıraktım. Geçen sene yine edepsizliğin dozunu kaçıran biri çıkmıştı ortaya. Adını bile hatırlamıyorum şu anda. Ondan sonra cevap verip küfür dinlemektense uzak durmaya başladım. Küfür eden, burada küfür etmekle yetinmeyip şahsi mail bombardımanına döküyor çünkü işi.

Gelelim konu başlığıma: Hala anlamış değilim. Benim Kudozuma cevap veren Canerxx, şu anda silinmiş olan o tuhaf yazışmaları neden ve nereden paste'lemiş oraya? Ve kimler o dille yazışıyor? Yani, secondary US listing, sı.arım paçana mı demek? Bacağına mıydı yoksa:-) Sahi, arkadaşlar bana bir argo sözlüğü önerebilir misiniz? Yanlış anlaşılmasın, Kudoz'u takip edebilmek açısından.

Eh, bu kadar mola yeter bana. Herkese iyi çalışmalar.
Collapse


 
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 02:45
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
"Hayretler gibi bir şeyden beter olursunuz"... idi, Özgenciğim, Oct 1, 2003

ki senin aklında kalmaması doğaldır. Ben ise tabii ki unutmam, çünkü her çevirimde kullandığım bir laftır bu, yani Özden Arıkan dedin mi, "hah, alamet-i farikası 'Hayretler gibi bir şey' olan çevirmen, di mi?" derler. Gelecekte çevireceğim oyunlarda da kullanacağım, ama daha kısmet olmadı. Hatta geçenlerde beni İngiliz Kraliyet Shakespeare Cemiyeti diye bir yerden aradılar. Genç bir yetenek, Will mi ne adı, güzel bir oyun yazmış, ama baktım baktım, dedim "Hani bu... See more
ki senin aklında kalmaması doğaldır. Ben ise tabii ki unutmam, çünkü her çevirimde kullandığım bir laftır bu, yani Özden Arıkan dedin mi, "hah, alamet-i farikası 'Hayretler gibi bir şey' olan çevirmen, di mi?" derler. Gelecekte çevireceğim oyunlarda da kullanacağım, ama daha kısmet olmadı. Hatta geçenlerde beni İngiliz Kraliyet Shakespeare Cemiyeti diye bir yerden aradılar. Genç bir yetenek, Will mi ne adı, güzel bir oyun yazmış, ama baktım baktım, dedim "Hani burada 'Thou shallst be worse than the bewilderemente curse!' lafı?" Çok mahcup oldu adamlar. Bir şey demeden öööle gittiler. Yaaaa!

Arkadaşımız Arnavut ve Katalan forumlarından alıntı yapmış. İnceledim ben. Birasında birkaç promil kanla oralara kadar niye gitmiş, derseniz... beni arıyormuş. Ben nereden geldiğimi unutuyorum ya. "Belki bu sefer de şaşırıp oralara gitmiştir"... diye düşünmüş olsa gerek. Bu unutkanlık başa bela. İnsan nereden geldiğini unutunca nereye döneceğini de bilmiyor. Geçenlerde yine unuttum, gişedeki kız bana bakar, ben ona, ööyle bak bak dur, ağnadın mı? En sonunda, "E hanımefendi, nereye bilet istiyorsanız söyleyin de keselim" dedi. Çok utandım. Belki bu sefer tuttururum deyip "Tacikistan" deyiverdim. Yani neticede bu yıl da göremedik eşi dostu akrabayı, çupra da yiyemedik, ama olsun, yeni bir memleket görmüş olduk işte, sizin anlayacağınız.

Tabii nereden geldiğini unutup zirzopluk etmemek lazım. Çeviri yapacaksan Türk şantajcısına yapacaksın. Hem Türk şantajcısı Türk parası vermiyor biliyorsunuz. Oysa Avrupa şantajcısı Euro vermez, kaybınız daha büyük olur.

Aaa, hem sen paçaya etme lafını hiç duymadın mı daha önce? Bacağına ederim de var tabii. Paçalı olanı, onun kışlık versiyonudur. Yazın insanlar bacakları açık gezebilecekleri için bacaklarına edilebilir... ama insaf be Özgen, Ekim geldi artık!
Collapse


 
murat Karahan
murat Karahan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 03:45
English to Turkish
+ ...
Dikkatli olalım Oct 2, 2003

Yoksa yakında başkaları da bilmedikleri şeyler olduğunu söyler Tayfun ve sonra bu bir akım haline gelir mazallah.
Şu son olaydan en ufak bir şey anlamadım ya neyse. Ekleyecek fazla bir şey yok, yukarıda aynı tas aynı hamam yazmışım zaten birkaç ay önce.
Selçuk, tebrik ederim. Allah analı-babalı büyütsün.

Tayfun Torunoglu wrote:

Ben bir süredir soruları takip etmiyorum farkındaysanız. Şimdi gördüm olayı.
Sarhoş mudur nedir?
Birde beni anmış ne agree/disagree'm var ne
haberim, haberim olsa zaten bende müdahale ederdim olaylar böyle küfürleşmelere gelmeden. Görmeyeli Kudoza bir Kuduz bulaşmış.

Kudozu neden takip etmediğime gelince, ben yanıtları kafadan atmıyorum her yanıt için zaman harçıyorum bazen akıldan ama çoğunlukla araştırma, hesap ediyorum da o zamanı kendime ayırsam bilmediğim çok şey var ,:). Birde yanıt verenlerin keyfiliği...:)
Tabii sorulara yanıt da veriyorum ama ancak rastlarsam. Yani mailleri gelmiyor.


 
Zorlu
Zorlu
Local time: 01:45
Turkish to English
+ ...
Su an ki durum Oct 6, 2003

Xola'nin ve buraya yazan diger herkesin yazilarini satir satir sabirla okudum. Katildigim bircok konu oldugu gibi katilmadigim bir cok konu da cikti. Mesela seviyeyi yuksek tutma konusu, terbiyesizlige varan konusmalari durdurmak, vs. Bence herkes istedigi gibi yazmali boylece kimin nasil bir insan oldugu, nasil bir is ahlakina sahip oldugu meydana ciksin. Karar her zaman soruyu sorana ait. Bunu cogu zaman unutuyoruz. Istiyen yorumunu yapsin ve karari 'asker'a biraksin. Burda kimsenin Ingilizce ... See more
Xola'nin ve buraya yazan diger herkesin yazilarini satir satir sabirla okudum. Katildigim bircok konu oldugu gibi katilmadigim bir cok konu da cikti. Mesela seviyeyi yuksek tutma konusu, terbiyesizlige varan konusmalari durdurmak, vs. Bence herkes istedigi gibi yazmali boylece kimin nasil bir insan oldugu, nasil bir is ahlakina sahip oldugu meydana ciksin. Karar her zaman soruyu sorana ait. Bunu cogu zaman unutuyoruz. Istiyen yorumunu yapsin ve karari 'asker'a biraksin. Burda kimsenin Ingilizce seviyesini ya da tercume tecrubesini analize etmenin bir anlami/faydasi yok, bizden istenen bu degil. Bu siteyi sahiplenmeye varan, gereksiz tavirlar ortaya cikmakta. Kimse jandarmalik yapmasin.
Ikinici konu ise Claudia'nin notlari. Once bende tepki verdim ama sonra anladim ki gereksiz bir tepki bu cunku sorularina cevap verme zorunlulugumuz yok. Ister 10 soru, ister 5 soru sorsun bizi kimse zorlamiyor cevaplamaya. Bu olayin bu kadar buyutulmemesi gerekir.
Son konu ise moderatorlerin statusu. Memnun olmayanlar lutfen direk moderator'lere dusuncelerini bildirsin ya da Kudoz yetkilileriyle baglantiya gecsinler.
Tesekkurler
Zorlu
Collapse


 
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 02:45
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Kararı askere bırakmayalım; yazlık, kışlık tanımaz valla ;-) Oct 6, 2003

Zorlu wrote:

Xola'nin ve buraya yazan diger herkesin yazilarini satir satir sabirla okudum. Katildigim bircok konu oldugu gibi katilmadigim bir cok konu da cikti. Mesela seviyeyi yuksek tutma konusu, terbiyesizlige varan konusmalari durdurmak, vs. Bence herkes istedigi gibi yazmali boylece kimin nasil bir insan oldugu, nasil bir is ahlakina sahip oldugu meydana ciksin. Karar her zaman soruyu sorana ait. Bunu cogu zaman unutuyoruz. Istiyen yorumunu yapsin ve karari 'asker'a biraksin. Burda kimsenin Ingilizce seviyesini ya da tercume tecrubesini analize etmenin bir anlami/faydasi yok, bizden istenen bu degil. Bu siteyi sahiplenmeye varan, gereksiz tavirlar ortaya cikmakta. Kimse jandarmalik yapmasin.
Ikinici konu ise Claudia'nin notlari. Once bende tepki verdim ama sonra anladim ki gereksiz bir tepki bu cunku sorularina cevap verme zorunlulugumuz yok. Ister 10 soru, ister 5 soru sorsun bizi kimse zorlamiyor cevaplamaya. Bu olayin bu kadar buyutulmemesi gerekir.
Son konu ise moderatorlerin statusu. Memnun olmayanlar lutfen direk moderator'lere dusuncelerini bildirsin ya da Kudoz yetkilileriyle baglantiya gecsinler.
Tesekkurler
Zorlu


Bence asıl önemli olan şunu görebilmekte ki burada bir karar yok. Asker nasıl karar veriyor? Kendi askerlik anılarımdan başlayayım Tatile gidiyorum, hem de -kimseyi ilgilendirmez ama, çene işte- sekiz senedir ilk defa. İki saat sonraki trene binmek zorundayım, başka şansım yok. Hâlâ nette oyalanıyorum. Hiç kırmak istemeyeceğim bir müşteri bir sayfalık çok basit bir "rush job" gönderdi. Adres, kuruluş tarihi, traktör, kapasite falan gibi dümdüz laflar geçiyor. N'olcak 10 dakikalık iş, yapıvereyim, gitsin... dedim. Yazarken yazarken... Allahımmmm!!! "müşir" diye bir şey çıktı karşıma. Tren kalkıyooorrr. Panik atakkkk!!! Yok hiçbir yerde!!! Derhal KudoZ. İlk cevabı verenin -Caner'di, Allah razı olsun- bu konudaki bilgisine de güvendiğim için hemen onu yazdım, çeviriyi yolladım. Sonradan baktım, biri Caner'e agree vermiş "kesinlikle doğru" diyerek. Fakat arkasından aynı kişi, kendisi ayrı cevap yazmış "askerin verdiği linke baktım, yukarıdaki kesinlikle yanlış, böyle olması gerek" diyor. Sonra bir üçüncü cevap daha gelmiş. Tatil boyunca müşir, müşir diye sayıklamamak için bir daha araştırmadım bile valla. Bu samimi itirafnameyi de saklayın, ileride lazım olabilir

Başka bir askerlik durumu: Adam bin bir dilden broşür bastıracak, oteline, bize "welcome"ın Türkçesi'ni soruyor. Biri "hoşgeldiniz" diyor, adam da onu alıyor gidiyor. Sonra arkadan gelenler: "Hoş geldiniz", "samimi isen hoşgeldin, resmi isen hoşgeldiniz", "hayır, samimi isen hoş geldin, resm..." Biz orada birbirimizi yiyoruz, TDK Türkçesi'ydi, hangisi yaygındı, şu olursa ayrıydı, bu olursa bitişikti, şuydu buydu diye. Asker nereden karar verecek buna? Türkçe bilmiyor ki!

Ortada bir karar falan yok ve yine yukarıdaki ve benzeri daha bir sürü nedenle bu sitede oluşturulmakta olan glossary'nin de bir hilkat garibesi olacağına dair çok ciddi şüphelerim var, açıkçası. Burada önemli olan tek şey -bence tabii- süreç. İster "hoşgeldiniz" -bence tabii- kadar basit bir şey olsun, ister içinden çıkması birikim, deneyim, dil hâkimiyeti ve kıvraklığı vb vb gerektiren ağır ve karmaşık bir ifade olsun, önemli olan bu süreçte değişik bakış açılarını görebilmek, bilmediğini öğrenebilmek, yanlış bildiğini kabul etmeyi ve doğru bildiğini savunmayı becerebilmek, "vay anasını, bunu hiç düşünmemiştim, Allah kahretsin, onunki daha iyi işte"yi de, "hadi lan, sen önce kendi dilini yazmayı öğren de öyle konuş"u da adrenalinden arındırıp zarafet ve medeniyet çerçevesinde ifade edebilmek. Kafa göz de yarabiliriz, yeter ki işi küfüre, hakarete, kişiliğe saldırıya dökmeyelim. Kişiselleşmediği, profesyonel çerçevede kaldığı ve edepsizliğe yönelmediği sürece kafa göz yarmanın da çok büyük bir sakıncası yok bana kalırsa. Burada her şey kalıyor. Altı ay önce, "haaa, sen bana dün disagree vermiştin, ben de şimdi 'içine su konan cam kaba şişe dendiğini hiç duymadım' diyerek sana bir disagree vereyim de gör" diye yazdığımız comment'i görüp, kendimize gülebiliyorsak, bunu da yazının icadına borçluyuz, arkadaşlar. Bakın ne kadar mühim bir şey aslında. Tekerlekle başlamadı bu hikâye

[Edited at 2003-10-07 11:04]


 
murat Karahan
murat Karahan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 03:45
English to Turkish
+ ...
Bence... Oct 7, 2003

...bence demek gibi bir lüksümüz yok. Bence durumu üslup, sözdizimi gibi tercihlerin yapıldığı edebi çeviride DAHA geçerli, yani siyah-beyaz durumu yok. Fakat imla konusunda kimse bence diyemez, dememeli. Dilin ben boyutu nasıl olur anlamıyorum, ha ben kendim ve bendenizle konuşurken olur, okey. Ama çeviri yaparken geçerli olanı kullanmak söz konusu. Bir hoş geldiniz de bilmem kaç tane yanıt verildi. TDK da kim ola tü... See more
...bence demek gibi bir lüksümüz yok. Bence durumu üslup, sözdizimi gibi tercihlerin yapıldığı edebi çeviride DAHA geçerli, yani siyah-beyaz durumu yok. Fakat imla konusunda kimse bence diyemez, dememeli. Dilin ben boyutu nasıl olur anlamıyorum, ha ben kendim ve bendenizle konuşurken olur, okey. Ama çeviri yaparken geçerli olanı kullanmak söz konusu. Bir hoş geldiniz de bilmem kaç tane yanıt verildi. TDK da kim ola türünden ifadeler kullanıldı. Dil konusunda bir otorite kabul etmek bu kadar mı zor?
Bakın birleşik yazılan kelimelerde bir tek kural var. İki sözcükten oluşan yapı, farklı bir anlam yükü taşıyorsa birleşik, farklı bir anlam yükü yaratmıyorsa (farklı bir kavrama işaret etmiyorsa) ayrı yazılır. Kuşburnu-kuş burnu, karga burun-kargaburun, örneklerinin karşısında hoşgeldin ve hoş geldin var. Hoşgeldin ile hoş geldin arasında bir anlam farklılığı olmadığına göre AYRI. Bunu soruda da yazarken, burada da amaç paylaşmak, bunu da belirteyim.
Kindarlığa gelince, o zaten hep oldu. Hele birinin Türkçesine laf ettiyseniz vay halinize. Bir dili konuşmak eşit değildir o dili bilmek, bunun bilincinde olmak gerekir. Konuştuğumuz dili bütünüyle bilmediğimizi kabullendiğimiz anda kendimizi eleştiriye açabiliriz. Bu da beraberinde uzlaşıyı getirir ve dilin üzerine kurulu olduğu temel de bu zaten.


Xola wrote:
Bence asıl önemli olan şunu görebilmekte ki burada bir karar yok. Asker nasıl karar veriyor? Kendi askerlik anılarımdan başlayayım Tatile gidiyorum, hem de -kimseyi ilgilendirmez ama, çene işte- sekiz senedir ilk defa. İki saat sonraki trene binmek zorundayım, başka şansım yok. Hâlâ nette oyalanıyorum. Hiç kırmak istemeyeceğim bir müşteri bir sayfalık çok basit bir "rush job" gönderdi. Adres, kuruluş tarihi, traktör, kapasite falan gibi dümdüz laflar geçiyor. N'olcak 10 dakikalık iş, yapıvereyim, gitsin... dedim. Yazarken yazarken... Allahımmmm!!! "müşir" diye bir şey çıktı karşıma. Tren kalkıyooorrr. Panik atakkkk!!! Yok hiçbir yerde!!! Derhal KudoZ. İlk cevabı verenin -Caner'di, Allah razı olsun- bu konudaki bilgisine de güvendiğim için hemen onu yazdım, çeviriyi yolladım. Sonradan baktım, biri Caner'e agree vermiş "kesinlikle doğru" diyerek. Fakat arkasından aynı kişi, kendisi ayrı cevap yazmış "askerin verdiği linke baktım, yukarıdaki kesinlikle yanlış, böyle olması gerek" diyor. Sonra bir üçüncü cevap daha gelmiş. Tatil boyunca müşir, müşir diye sayıklamamak için bir daha araştırmadım bile valla. Bu samimi itirafnameyi de saklayın, ileride lazım olabilir

Başka bir askerlik durumu: Adam bin bir dilden broşür bastıracak, oteline, bize "welcome"ın Türkçesi'ni soruyor. Biri "hoşgeldiniz" diyor, adam da onu alıyor gidiyor. Sonra arkadan gelenler: "Hoş geldiniz", "samimi isen hoşgeldin, resmi isen hoşgeldiniz", "hayır, samimi isen hoş geldin, resm..." Biz orada birbirimizi yiyoruz, TDK Türkçesi'ydi, hangisi yaygındı, şu olursa ayrıydı, bu olursa bitişikti, şuydu buydu diye. Asker nereden karar verecek buna? Türkçe bilmiyor ki!

Ortada bir karar falan yok ve yine yukarıdaki ve benzeri daha bir sürü nedenle bu sitede oluşturulmakta olan glossary'nin de bir hilkat garibesi olacağına dair çok ciddi şüphelerim var, açıkçası. Burada önemli olan tek şey -bence tabii- süreç. İster "hoşgeldiniz" -bence tabii- kadar basit bir şey olsun, ister içinden çıkması birikim, deneyim, dil hâkimiyeti ve kıvraklığı vb vb gerektiren ağır ve karmaşık bir ifade olsun, önemli olan bu süreçte değişik bakış açılarını görebilmek, bilmediğini öğrenebilmek, yanlış bildiğini kabul etmeyi ve doğru bildiğini savunmayı becerebilmek, "vay anasını, bunu hiç düşünmemiştim, Allah kahretsin, onunki daha iyi işte"yi de, "hadi lan, sen önce kendi dilini yazmayı öğren de öyle konuş"u da adrenalinden arındırıp zarafet ve medeniyet çerçevesinde ifade edebilmek. Kafa göz de yarabiliriz, yeter ki işi küfüre, hakarete, kişiliğe saldırıya dökmeyelim. Kişiselleşmediği, profesyonel çerçevede kaldığı ve edepsizliğe yönelmediği sürece kafa göz yarmanın da çok büyük bir sakıncası yok bana kalırsa. Burada her şey kalıyor. Altı ay önce, "haaa, sen bana dün disagree vermiştin, ben de şimdi 'içine su konan cam kaba şişe dendiğini hiç duymadım' diyerek sana bir disagree vereyim de gör" diye yazdığımız comment'i görüp, kendimize gülebiliyorsak, bunu da yazının icadına borçluyuz, arkadaşlar. Bakın ne kadar mühim bir şey aslında. Tekerlekle başlamadı bu hikâye

[Edited at 2003-10-07 11:04]
Collapse


 
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 02:45
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
"Bence"... çok haklısın Oct 7, 2003

murat karahan wrote:

...bence demek gibi bir lüksümüz yok. Bence durumu üslup, sözdizimi gibi tercihlerin yapıldığı edebi çeviride DAHA geçerli, yani siyah-beyaz durumu yok. Fakat imla konusunda kimse bence diyemez, dememeli. Dilin ben boyutu nasıl olur anlamıyorum, ha ben kendim ve bendenizle konuşurken olur, okey. Ama çeviri yaparken geçerli olanı kullanmak söz konusu. Bir hoş geldiniz de bilmem kaç tane yanıt verildi. TDK da kim ola türünden ifadeler kullanıldı. Dil konusunda bir otorite kabul etmek bu kadar mı zor?
Bakın birleşik yazılan kelimelerde bir tek kural var. İki sözcükten oluşan yapı, farklı bir anlam yükü taşıyorsa birleşik, farklı bir anlam yükü yaratmıyorsa (farklı bir kavrama işaret etmiyorsa) ayrı yazılır. Kuşburnu-kuş burnu, karga burun-kargaburun, örneklerinin karşısında hoşgeldin ve hoş geldin var. Hoşgeldin ile hoş geldin arasında bir anlam farklılığı olmadığına göre AYRI. Bunu soruda da yazarken, burada da amaç paylaşmak, bunu da belirteyim.
Kindarlığa gelince, o zaten hep oldu. Hele birinin Türkçesine laf ettiyseniz vay halinize. Bir dili konuşmak eşit değildir o dili bilmek, bunun bilincinde olmak gerekir. Konuştuğumuz dili bütünüyle bilmediğimizi kabullendiğimiz anda kendimizi eleştiriye açabiliriz. Bu da beraberinde uzlaşıyı getirir ve dilin üzerine kurulu olduğu temel de bu zaten.


hem bence deme lüksümüz olamayacağı konusunda, hem de "iki kelime bir araya gelince anlam değişiyorsa bitişik yazılırlar" kuralı konusunda. Benim naçizane görüşlerim şöyle: 1) "Hoş" ve "geldin[iz]" sözcükleri bir araya gelerek yeni bir yapı, bir kalıp oluşturuyorlar burada, gelenin hoş veya nahoş bir şekilde gelmiş olmasından bağımsız olarak söylenen bir nezaket sözü bu, bir kalıp. 2) Kapsam, organizasyon, kaynak bakımından Türkçe alanında TDK'ya rakip olabilecek bir kurum yok ülkemizde. Ama TDK'nın, Türkiye'deki başka birçok resmi kurumun da -TRT'nin mesela- başına geldiği üzere siyasi iktidarlar elinde oyuncağa dönüştüğü de inkâr edilemeyecek bir gerçek. 12 Eylül öncesinde, mesela, TDK yabancı kökenli sözcükleri Türkçeleştirme misyonunu üstlenmişti. 12 Eylül'le birlikte tam tersi bir yöneliş gelişti, hepimizin bildiği gibi. Bir başka yöneliş de -ötekiyle bağlantısı var mı, varsa ne, bilemeyeceğim- bitişik kelimeleri ayırmak olarak kendini gösterdi. "İlkokul"u bile ayrı yazar oldu adamlar. "Benim ilk okulum Kavaklıdere İlk Okulu"dur, iyi mi? Bir gecede okuryazarlığını kaybetmiş bir toplumuz biz. (Bunu söylerken sadece bir "olgu"yu dile getirmekte olduğumun altını önemle çizerim.) Ve aradan geçen seksen yılda yeni yazının imlasının oturtulamamış olması çok doğal. Bir dilin tarihinde seksen yıl nedir ki? (Kaldı ki eski yazı varken okuryazarlık ne kadardı, yazı ne kadar yaygındı, dolayısıyla imlası ne kadar düzgün bir şekilde oturtulmuştu gibi, pek bilmediğim için hakkında görüş bildiremeyeceğim konular da var.) Tamam, bence de "bence" diye bir şey olamaz ama, bu söylediğimi de dikkate almak, Türkçe'nin tarihsel bağlamında en azından, ne yazık ki kaçınılmaz bir durum. Her an TDK yönelim değiştirebilir, her an yazım kılavuzlarında "hoşgeldin[iz]" yazmaya başlayabilir. O zaman ne yapacağız? 3) Bence bu sözün bir nezaket kalıbı olması dikkate alınması gereken bir dayanaktır, ama öyle olmasa bile her kuralın istisnaları da olduğunu -hele hele dil söz konusu olunca- unutmayalım. "Bu durum bir felakete yol açtı" derken, felaket rahat ilerlesin diye yoldaki taşları temizleyen bir durumdan söz etmiyoruz ki. "Yol" ve "açmak" kelimeleri birleşerek yeni bir anlam oluşturuyorlar, ama ayrı yazıyoruz.

Neyse, Türkçe forum tarihinin en anlamlı ve en saygıdeğer konu sapmasını gerçekleştirdiğin için seni ayrıca kutluyorum, Murat! Hatta belki moderatörümüz Ümit Bey bu mesajları daha uygun bir konu başlığı altına taşır da, yukarıdaki tatsız konuyu burada bırakmış olup çevirmen gibi çevirmenlik tartışmalarına orada devam ederiz

Aman... mühim not: Edebi çeviride "bence"ye hiç mi hiç yer olamayacağı kanısındayım. Yazar, Allahtır! (E adı üstünde, author )Benim bir tek reklam falan çevirisi geliyor aklıma... orada da "bence" olmaz ama, "özgün metinden sapma rahatlığı" anlamında, ki o tür çeviride de Allah, hedef kitle oluyor anladığım kadarıyla.


 
Nezih Doğu
Nezih Doğu  Identity Verified
Local time: 03:45
English to Turkish
+ ...
Bence'ye her zaman yer vardır, sizceye de olmalı Oct 8, 2003

Aman... mühim not: Edebi çeviride "bence"ye hiç mi hiç yer olamayacağı kanısındayım. Yazar, Allahtır! (E adı üstünde, author )Benim bir tek reklam falan çevirisi geliyor aklıma... orada da "bence" olmaz ama, "özgün metinden sapma rahatlığı" anlamında, ki o tür çeviride de Allah, hedef kitle oluyor anladığım kadarıyla.

Demişsiniz ama bilimsel ve teknik çeviri dışında hemen her çeviri içinde benceler barındırır, barındırmaxsa olmaz. Hiçbir dil
... See more
Aman... mühim not: Edebi çeviride "bence"ye hiç mi hiç yer olamayacağı kanısındayım. Yazar, Allahtır! (E adı üstünde, author )Benim bir tek reklam falan çevirisi geliyor aklıma... orada da "bence" olmaz ama, "özgün metinden sapma rahatlığı" anlamında, ki o tür çeviride de Allah, hedef kitle oluyor anladığım kadarıyla.

Demişsiniz ama bilimsel ve teknik çeviri dışında hemen her çeviri içinde benceler barındırır, barındırmaxsa olmaz. Hiçbir dil çiftini bire bir örtüştürmek sözkonusu olamaz. Gramer yapıları, morfolojileri, sözdizimi ve anlamı açısından farklılıklar dağ gibi çıkar çevirmenin önüne. Zaten. iyi ve kötü çeviri de burada ortaya çıkar. Çevirmenin çok iyi source language bilmesi yetmez, kendi diline de çok iyi hakim olması gerekir ki adı geçen benceleri yerli yerine oturtabilsin. Buna sonra devam etmek istiyorum. çok yoğun bir gün var önümde.
Collapse


 
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 02:45
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Yaşasın... Oct 8, 2003

hem "iş" konuşuyoruz (erkek yanım sevindi), hem de tatlı tatlı konuşuyoruz (kadın yanım da sevindi).

Valla, Nezih Bey, bir bakıma siz de haklısınız, bunu da Nasrettin Hoca'nın ruhunu sevindirmek için söylüyor değilim. Aslında yukarıdakini iki kere düşünerek yazdığımı, yazarken kendi "bence"lerimi hatırlayıp birkaç kez durakladığımı itiraf edeyim. Sizin yanıtınızı okuduktan sonra da, "Yazar Allahtır, ama ben de ateist bir çevirmenim" gibi bir s
... See more
hem "iş" konuşuyoruz (erkek yanım sevindi), hem de tatlı tatlı konuşuyoruz (kadın yanım da sevindi).

Valla, Nezih Bey, bir bakıma siz de haklısınız, bunu da Nasrettin Hoca'nın ruhunu sevindirmek için söylüyor değilim. Aslında yukarıdakini iki kere düşünerek yazdığımı, yazarken kendi "bence"lerimi hatırlayıp birkaç kez durakladığımı itiraf edeyim. Sizin yanıtınızı okuduktan sonra da, "Yazar Allahtır, ama ben de ateist bir çevirmenim" gibi bir soytarılıkla bu işin içinden çıkmayı düşünmedim desem, yalan olur hatta. Ama yok. "Yazar"ın ve yazdığının ruhunu yansıtmak esastır. Bu ruhu hangi söyleyişin daha iyi yansıtacağı konusunda çevirmenlerin "bence"leri birbirini tutmayabilir tabii (ki sizin söylediklerinize çok da ters düşmüyor bu), hatta yazar hedef dile tam vâkıf olsa da fikri sorulsa, o bile muallakta kalabilir belki, ama çevirmene düşen, "yazar"ın dilini yakalamak için elinden gelen çabayı göstermektir. Benim mesela kendi ruhumun, kendi dilimin çok fazla araya girdiğini görüp sonradan epeyce rahatsız olduğum durumlar olmuştur. Ortaya çıkan Türkçe metnin akıcılığından, "güzel"liğinden bağımsız olarak bu, mesleki olarak bir başarısızlıktır bence. Hadi "başarı-başarısızlık" terimleriyle konuşmayalım da... yetersizliktir. Metnin, veya diyalogların diyelim, hızla akıp geçiyor olmasına ve izleyicinin roman okuru gibi sonradan dönüp bakma şansının kısıtlı olmasına rağmen, aynı durum film çevirisinde de geçerli olsa gerek.

Neyse, aman konuşmamıza nazar değmesin. Sonra devam edeceğinizi söylemişsiniz, lütfen edin.



Nezih Doğu wrote:

Aman... mühim not: Edebi çeviride "bence"ye hiç mi hiç yer olamayacağı kanısındayım. Yazar, Allahtır! (E adı üstünde, author )Benim bir tek reklam falan çevirisi geliyor aklıma... orada da "bence" olmaz ama, "özgün metinden sapma rahatlığı" anlamında, ki o tür çeviride de Allah, hedef kitle oluyor anladığım kadarıyla.

Demişsiniz ama bilimsel ve teknik çeviri dışında hemen her çeviri içinde benceler barındırır, barındırmaxsa olmaz. Hiçbir dil çiftini bire bir örtüştürmek sözkonusu olamaz. Gramer yapıları, morfolojileri, sözdizimi ve anlamı açısından farklılıklar dağ gibi çıkar çevirmenin önüne. Zaten. iyi ve kötü çeviri de burada ortaya çıkar. Çevirmenin çok iyi source language bilmesi yetmez, kendi diline de çok iyi hakim olması gerekir ki adı geçen benceleri yerli yerine oturtabilsin. Buna sonra devam etmek istiyorum. çok yoğun bir gün var önümde.


[Edited at 2003-10-08 20:26]
Collapse


 
murat Karahan
murat Karahan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 03:45
English to Turkish
+ ...
traduttore traditore Oct 13, 2003

Bir eseri çok farklı şekillerde yorumlamak mümkün, hatta bir ticari çevirideki bir cümleyi bile. Bu yorum dediğimiz aslında "bence" yumakları, başka şey değil. Bunları ortaya koyarken de tek kıstas tutarlılıktır, yani bir yerde yaptığınız bir tercih başka bir yerdeki tercihlerinizle tezat oluşturmamalı ve sırıtmamalı


Xola wrote:

hem "iş" konuşuyoruz (erkek yanım sevindi), hem de tatlı tatlı konuşuyoruz (kadın yanım da sevindi).

Valla, Nezih Bey, bir bakıma siz de haklısınız, bunu da Nasrettin Hoca'nın ruhunu sevindirmek için söylüyor değilim. Aslında yukarıdakini iki kere düşünerek yazdığımı, yazarken kendi "bence"lerimi hatırlayıp birkaç kez durakladığımı itiraf edeyim. Sizin yanıtınızı okuduktan sonra da, "Yazar Allahtır, ama ben de ateist bir çevirmenim" gibi bir soytarılıkla bu işin içinden çıkmayı düşünmedim desem, yalan olur hatta. Ama yok. "Yazar"ın ve yazdığının ruhunu yansıtmak esastır. Bu ruhu hangi söyleyişin daha iyi yansıtacağı konusunda çevirmenlerin "bence"leri birbirini tutmayabilir tabii (ki sizin söylediklerinize çok da ters düşmüyor bu), hatta yazar hedef dile tam vâkıf olsa da fikri sorulsa, o bile muallakta kalabilir belki, ama çevirmene düşen, "yazar"ın dilini yakalamak için elinden gelen çabayı göstermektir. Benim mesela kendi ruhumun, kendi dilimin çok fazla araya girdiğini görüp sonradan epeyce rahatsız olduğum durumlar olmuştur. Ortaya çıkan Türkçe metnin akıcılığından, "güzel"liğinden bağımsız olarak bu, mesleki olarak bir başarısızlıktır bence. Hadi "başarı-başarısızlık" terimleriyle konuşmayalım da... yetersizliktir. Metnin, veya diyalogların diyelim, hızla akıp geçiyor olmasına ve izleyicinin roman okuru gibi sonradan dönüp bakma şansının kısıtlı olmasına rağmen, aynı durum film çevirisinde de geçerli olsa gerek.

Neyse, aman konuşmamıza nazar değmesin. Sonra devam edeceğinizi söylemişsiniz, lütfen edin.



Nezih Doğu wrote:

Aman... mühim not: Edebi çeviride "bence"ye hiç mi hiç yer olamayacağı kanısındayım. Yazar, Allahtır! (E adı üstünde, author )Benim bir tek reklam falan çevirisi geliyor aklıma... orada da "bence" olmaz ama, "özgün metinden sapma rahatlığı" anlamında, ki o tür çeviride de Allah, hedef kitle oluyor anladığım kadarıyla.

Demişsiniz ama bilimsel ve teknik çeviri dışında hemen her çeviri içinde benceler barındırır, barındırmaxsa olmaz. Hiçbir dil çiftini bire bir örtüştürmek sözkonusu olamaz. Gramer yapıları, morfolojileri, sözdizimi ve anlamı açısından farklılıklar dağ gibi çıkar çevirmenin önüne. Zaten. iyi ve kötü çeviri de burada ortaya çıkar. Çevirmenin çok iyi source language bilmesi yetmez, kendi diline de çok iyi hakim olması gerekir ki adı geçen benceleri yerli yerine oturtabilsin. Buna sonra devam etmek istiyorum. çok yoğun bir gün var önümde.


[Edited at 2003-10-08 20:26]


 
Pages in topic:   < [1 2]


To report site rules violations or get help, contact a site moderator:


You can also contact site staff by submitting a support request »

KudoZ: Sevenler kavuşamasın da, sövenler kapışa mı dursun?


Translation news in Türkiye





Protemos translation business management system
Create your account in minutes, and start working! 3-month trial for agencies, and free for freelancers!

The system lets you keep client/vendor database, with contacts and rates, manage projects and assign jobs to vendors, issue invoices, track payments, store and manage project files, generate business reports on turnover profit per client/manager etc.

More info »
Wordfast Pro
Translation Memory Software for Any Platform

Exclusive discount for ProZ.com users! Save over 13% when purchasing Wordfast Pro through ProZ.com. Wordfast is the world's #1 provider of platform-independent Translation Memory software. Consistently ranked the most user-friendly and highest value

Buy now! »