Apr 26, 2020 12:54
4 yrs ago
13 viewers *
English term

frontline worker

COVID-19 GBK English to Turkish Science Medical (general)
Definition from Cambridge Dictionary:
Used to describe an employee who deals directly with customers or patients, or who is directly involved in making a product.
Example sentences:
'We Should Reward Them': Senate Democrats To Push For Frontline Worker Hazard Pay (NPR)
Across Maine, frontline health care workers brace for coronavirus cases to ‘explode’ (Bangor Daily News)
'Long-serving' nurse latest frontline worker to die after coronavirus diagnosis (Mirror)
Change log

Apr 22, 2020 00:58: changed "Kudoz queue" from "In queue" to "Public"

Apr 26, 2020 12:54: changed "Stage" from "Preparation" to "Submission"

Apr 29, 2020 23:54: changed "Stage" from "Submission" to "Completion"

Proposed translations

+2
20 mins
Selected

ön saf çalışanı

Definition from own experience or research:
Normalde herhangi bir sektörün müşteri ile en çok iletişimde bulunan çalışanlarını tanımlasa da, gündemimizde yer alan COVID-19 göz önüne alındığında daha çok "doğrudan hastalarla ilgilenen sağlık çalışanlarını" tanımlamak için kullanılıyor.
Example sentences:
Bu olaylar hem sivilleri hem de ön saf çalışanlarını ciddi biçimde etkilemekte, EVH yanıt faaliyetlerinin askıya alınmasını zorlamakta ve virüsün yayılmaya devam etme riskini arttırmaktadır. (seyahatsagligi)
Bundan dolayı kurum içerisinde çalışanlar aynı özelliği gösteren gruplar halinde bölümlendirilmelidir. İç müşteriler; ön saf çalışanı ve yardımcı kadro biçiminde iki gruba ayrılmaktadır. Ön saf çalışanları, birebir müşteriyle iletişime geçen, yardımcı kadro ise bu gruptan geriye kalan personellerden meydana gelmektedir. (dergipark)
Peer comment(s):

agree Ayşe Kıvılcım Karazor
1 min
Teşekkürler
agree Zeki Güler : Ön hatta çalışanlar da denebilir.
1 day 8 hrs
Katkı için teşekkürler
Something went wrong...
4 KudoZ points awarded for this answer.
35 mins

ön cephe çalışanları

Definition from own experience or research:
Müşterilerle veya hastalarla doğrudan ilgilenen veya bir ürünü yapmakla doğrudan ilgilenen çalışan kisi(ler).
Example sentences:
Kimler Katılabilir: Sahada görev alan ekip liderleri, süpervizörler, çalışan temsilcileri ve ön cephe çalışanları. (www.donusenadam.com.tr)
Something went wrong...
Term search
  • All of ProZ.com
  • Term search
  • Jobs
  • Forums
  • Multiple search