This site uses cookies.
Some of these cookies are essential to the operation of the site,
while others help to improve your experience by providing insights into how the site is being used.
For more information, please see the ProZ.com privacy policy.
This person has a SecurePRO™ card. Because this person is not a ProZ.com Plus subscriber, to view his or her SecurePRO™ card you must be a ProZ.com Business member or Plus subscriber.
English to Turkish: The Role of Decentralized Oracle Networks in the Metaverse General field: Other Detailed field: Finance (general)
Source text - English The Role of Decentralized Oracle Networks in the Metaverse
While blockchains offer greater interconnectivity than the current meta-room alternative, they are unable to solve the problem of fragmented ecosystems by themselves because they function as highly secure yet disconnected environments—leading to the need for secure oracles to bridge the gap.
Decentralized oracle networks such as Chainlink enable blockchains and the smart contracts built on top of them to securely interact with real-world data and services that exist outside of blockchain networks. Through Chainlink, blockchains can communicate with each other and with traditional systems that power metaverse experiences in a transparent, secure, and efficient manner.
Intrinsically blockchain-agnostic, Chainlink currently serves as a universal framework for sourcing off-chain data and decentralized off-chain computation for leading blockchains across the industry. These are mission-critical services for blockchain interoperability and the metaverse, providing functionality such as:
• Decentralized Data Feeds —The metaverse economy will facilitate user-owned value transfers and host financial tools such as lending, borrowing, insurance, and more. Chainlink Price Feeds give blockchain-based projects access to robust and secure price data that helps the entire metaverse economy build on each others’ success, while Chainlink Data Feeds can deliver important outcomes to be cemented on underlying blockchains, such as establishing transfers of in-game metaverse items, rewards, and more to the user’s desired blockchain.
• Off-Chain Computation — Chainlink VRF offers metaverse applications a provably fair, trust-minimized random number generator for play-to-earn games, raffles, and giveaways. Chainlink Keepers help blockchain projects automate critical services and build truly autonomous processes between all systems, centralized or decentralized.
• Cross-Chain Connectivity — The Cross-Chain Interoperability Protocol (CCIP) is a global standard that enables any blockchain-based project to easily connect with other chains. With secure cross-chain connectivity, the metaverse can span multiple blockchains that are optimized for different use cases, offering an efficient multi-chain ecosystem that is easily traversable for any user.
If the metaverse looked like the world we live in today, individual companies and centralized metaverse environments would be cities, blockchains would be countries, and Chainlink would be the infrastructure that connects them all in a secure, reliable, and decentralized manner.
Chainlink VRF creates verifiable randomness for smart contracts through a deterministic and cryptographic process
For example, consider a future metaverse where the main players are Meta’s VR headset and Microsoft’s HoloLens for entering the metaverse both in the real-world and online, while blockchains serve as an underlying decentralized structure that secure user-owned digital goods and power unified virtual environments. Chainlink can serve as a secure connection point for all three technologies, securely facilitating value and information transfers in a trust-minimized manner between IoT devices, blockchains, and centralized metaverse applications. From real-world data such as sports results and weather readings to metaverse-related events, Chainlink acts as a trust-minimized infrastructure for connecting real-world and online experiences, resulting in immersive metaverse encounters.
As the metaverse develops, Chainlink’s ability to provide trust-minimized connections between off-chain entities and blockchains will help further an interoperable and fully integrated metaverse that seamlessly incorporates all metaverse-related platforms, real-world experiences, and more.
The Metaverse Is Coming
In the past few years, the Metaverse has transitioned from a fantastical future envisioned in various pieces of fiction to a tangible reality that truly exists, albeit in a nascent stage of development. The stage has been set for the next set of immersive metaverse applications to come to life, and the core technologies behind them are steadily advancing.
It’s impossible to say whether we’ll see a dystopian reality such as those depicted in Snow Crash and the Matrix or a gamified virtual world full of retro references like Ready Player One. Perhaps the metaverse will take shape in a way we’ve yet to imagine. With the future state of the metaverse still in flux, it’s up to builders, creators, users, and visionaries to build a user-owned digital universe that is defined by decentralization, immersion, and connectivity.
Translation - Turkish Merkezi Olmayan Oracle Ağlarının Metaverse'deki Rolü
Blok zincirleri, mevcut meta-room alternatifinden daha fazla bağlanabilirlik sunarken, parçalanmış ekosistemler sorununu kendi başlarına çözememektedirler çünkü son derece güvenli ancak bağlantısız ortamlar olarak işlev görmektedirler—bu da bağlantının kurulması için güvenli oracle'lara duyulan ihtiyacı beraberinde getirmektedir.
Chainlink gibi merkezi olmayan oracle ağları, blok zincirlerinin ve zincirlerin üzerine kurulmuş akıllı kontratların blokzincir ağlarının dışında var olan gerçek dünya verileri ve servisleriyle güvenli bir şekilde etkileşime girmesini sağlarlar. Chainlink aracılığıyla blok zincirleri birbirleriyle ve metaverse deneyimlerine güç sağlayan geleneksel sistemlerle anlaşılır, güvenli ve etkili bir şekilde iletişim kurabilir.
Özünde 'blockchain-agnostic' olan Chainlink, halihazırda sektör genelinde önde gelen blok zincirleri için zincir-dışı veri kaynağı ve merkezi olmayan zincir-dışı hesaplama için evrensel bir yapı olarak iş görmektedir. Bunlar, blokzincir işbirlikteliği ve metaverse için aşağıdakiler gibi işlevsellik sağlayan kritik görev hizmetleridir:
• Merkezi Olmayan Veri Akışları - Metaverse ekonomisi, kullanıcıya ait değer transferlerini kolaylaştıracak ve borç verme, borç alma, sigorta ve daha fazlası gibi finansal araçları barındıracaktır. Chainlink Veri Akışları, oyun içi metaverse öğelerinin, ödüllerin ve daha fazlasının kullanıcının istediği blok zincirine transferlerinin oluşturulması gibi temel blok zincirlerinde pekiştirilecek önemli neticeler sağlayabilirken, Chainlink Fiyat Akışları, blok zinciri tabanlı projelere, tüm metaverse ekonomisinin birbirinin başarısı üzerine inşa edilmesine yardımcı olan sağlam ve güvenli fiyat verilerine erişim sağlar.
• Zincir Dışı Hesaplama — Chainlink VRF (Doğrulanabilir Rastgele İşlev), metaverse uygulamalarına, oynayarak kazanılan oyunlar, çekilişler ve eşantiyonlar için kanıtlanabilir biçimde adil, trust-minimized bir rastgele sayı üreteci sunar. Chainlink Koruyucuları, blokzincir projelerinin kritik hizmetleri otomatikleştirmesine ve merkezi veya merkezi olmayan tüm sistemler arasında hakiki otonom süreçler oluşturmasına yardımcı olur.
• Çapraz Zincir Bağlanabilirliği — Zincirler Arası Birlikte Çalışabilirlik Protokolü (CCIP), herhangi bir blokzincir tabanlı projenin diğer zincirlerle kolayca bağlantı kurmasını sağlayan küresel bir standarttır. Güvenli çapraz zincir bağlanabilirliği ile metaverse, farklı kullanım durumları için optimize edilmiş birden fazla blok zinciri kapsayabilir ve herhangi bir kullanıcı için kolayca geçilebilen verimli bir çoklu zincir ekosistemi sunar.
Metaverse bugün yaşadığımız dünyaya benzeseydi, bireysel şirketler ve merkezi metaverse çevreleri şehirler, blok zincirler ise ülkeler olurdu ve Chainlink hepsini güvenli, güvenilir ve merkezi olmayan bir şekilde birbirine bağlayan altyapı olurdu.
Chainlink VRF, deterministik ve kriptografik bir süreçle akıllı sözleşmeler için doğrulanabilir rastgelelik yaratır.
Örneğin, blok zincirler, kullanıcıya ait dijital ürünleri güvence altına alan ve birleşik sanal ortamlara güç sağlayan, merkezi olmayan temel bir yapı olarak hizmet ederken, ana oyuncuların Meta'nın VR kulaklığı ve Microsoft'un hem gerçek dünyada hem de çevrimiçi ortamda metaverse'e girmek için HoloLens olduğu gelecekteki bir metaverse'ü düşünün. Chainlink, IoT cihazları, blok zincirler ve merkezi metaverse uygulamaları arasında trust-minimized bir şekilde değer ve bilgi aktarımlarını güvenli bir şekilde kolaylaştırarak her üç teknoloji için de güvenli bir bağlantı noktası görevi görebilir. Spor sonuçları ve hava durumu okumaları gibi gerçek dünyadaki verilerden metaverse ile ilgili etkinliklere kadar Chainlink, gerçek dünya ve çevrimiçi deneyimleri birbirine bağlamak için trust-minimized bir altyapı görevi görerek sürükleyici metaverse karşılaşmalarına neden olur.
Metaverse geliştikçe, Chainlink'in zincir dışı varlıklar ve blok zincirler arasında trust-minimized bağlantılar sağlama yeteneği, metaverse ile ilgili tüm platformları, gerçek dünya deneyimlerini ve daha fazlasını sorunsuz bir şekilde birleştiren uyumlu ve tam entegre bir metaverse'e daha fazla yardımcı olacaktır.
Metaverse Geliyor
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, Metaverse, çeşitli kurgu parçalarında canlandırılan fantastik bir gelecekten, yeni bir gelişme aşamasında da olsa gerçekten var olan somut bir gerçekliğe geçiş yapmıştır. Bir sonraki sürükleyici metaverse uygulamalarının hayata geçmesi için ortam hazırlanmış ve bunların arkasındaki temel teknolojiler istikrarlı bir şekilde ilerlemektedir.
Snow Crash ve Matrix'te tasvir edilenler gibi distopik bir gerçeklik mi yoksa Ready Player One gibi retro referanslarla dolu oyunlaştırılmış bir sanal dünya mı göreceğimizi söylemek imkansız. Belki de metaverse henüz hayal edemediğimiz bir şekilde şekillenecektir. Metaverse'ün gelecekteki yeri hala değişim içindeyken, yerinden yönetim, imersiyon ve bağlanabilirlik ile tanımlanan, kullanıcıya ait bir dijital evren inşa etmek yapıcılara, yaratıcılara, kullanıcılara ve vizyonerlere kalmıştır.
English to Turkish: Ancient Celts General field: Social Sciences Detailed field: History
Source text - English Ancient Celts
Definition
The ancient Celts were various tribal groups living in parts of western and central Europe in the Late Bronze Age and through the Iron Age (c. 700 BCE to c. 400 CE). Given the name Celts by ancient writers, these tribes and their culture migrated and so they established a presence in territories from Portugal to Turkey.
Although diverse tribes and never a single unified state, the ancient Celts were connected by the Celtic language and marked similarities in art, modes of warfare, religion, and burial practices. Although the Celtic culture was absorbed within the Roman Empire from the 1st century BCE, Celtic people continued to thrive in more remote parts of Europe like Ireland and northern Britain where Celtic languages are still spoken today.
Celtic Parade Helmet
Xuan Che (CC BY-NC-SA)
The ‘Celts’ - Definition & Problems
The term ‘Celts’ is commonly used to refer to peoples who lived in Iron Age Europe north of the Mediterranean region prior to the Roman conquest after ancient writers gave them that name. However, it is a problematic label. This is because these peoples were not part of a unified state but, rather, belonged to a multitude of tribes, many of which had no direct contact with each other. The term remains useful for its convenience but it does disguise the complex relations between different western and central European tribes, the overlapping of some cultural features in time and space, and the isolation and uniqueness of other such features. The European Iron Age was certainly a vibrant period of cultural interaction, trade relations, warfare, and migrations.
“IRON REPLACED BRONZE AS THE METAL OF CHOICE TO MAKE STRONGER & MORE DURABLE TOOLS & WEAPONS.”
Origins: Urnfield, Hallstatt & La Tène
Most scholars agree that the origins of Celtic culture can be traced back to three earlier, closely-related, and overlapping cultural groups. The first of these is the Late Bronze Age Urnfield culture present around the upper Danube from c. 1300 BCE. The name of this culture derives from the common practice of interring the cremated remains of the deceased in urns and burying them. These peoples remain obscure for lack of archaeological evidence. From the beginning of the 1st millennium BCE and over the next two or three centuries, ironworking technology spread across Europe. As a consequence, iron replaced bronze as the metal of choice to make stronger and more durable tools and weapons.
Map of Hallstatt & La Tène Cultures
Dbachmann (GNU FDL)
The second proto-Celtic group was the Hallstatt culture, named after the site of that name in Upper Austria, which existed from c. 1200 to c. 450 BCE but was at its peak in the 8th to 6th century BCE. The Hallstatt culture spread to cover what is today western Austria, southern Germany, Switzerland, and eastern France on the one side, and eastern Austria, Bohemia, and parts of the Balkans on the other. It was the western side of this area that would eventually develop into what we might today call the ancient Celts. The Hallstatt culture likely spread via various means such as trade, tribal alliances, intermarriages, imitation, and migration. These peoples prospered thanks to local deposits of salt, iron, and copper; commodities which could be traded along waterways. That trade reached as far south as the Mediterranean cultures (the Etruscans in Italy and the Greek colonies in southern France) is evidenced by the presence of imported goods in Hallstatt burial mounds and precious goods such as gold and amber jewellery. The Hallstatt culture went into decline in the 5th century BCE, likely due to local resources running out, increased tribal competition, and the shift of trade routes elsewhere.
“LA TÈNE CENTRES WERE PARTICULARLY SUCCESSFUL AROUND MAJOR RIVER POINTS SUCH AS THE LOIRE, MARNE, MOSELLE & ELBE.”
The third group significant in the formation of Celtic culture proper is the La Tène culture (c. 450 - c. 50 BCE), named after the site of that name on the northern shores of Lake Neuchâtel in Switzerland. Perhaps best identified as a group of diverse tribes unified by common features in art and religion, the La Tène culture was eventually present in a wide arc covering western and central Europe, spanning from Ireland to Romania. Cultural features include ironworking, making votive offerings in water sources, depositing weapons in tombs, and art which is stylised with swirling, geometrical, and vegetal designs. Once again, there is a multitude of evidence for trade with the Mediterranean states. La Tène centres were particularly successful around major river points such as the Loire, Marne, Moselle, and Elbe. The La Tène culture does not exactly correspond to the Celtic peoples since it existed in non-Celtic areas, for example in Germanic-speaking Denmark. Nevertheless, the term La Tène, one originally coined by archaeologists to classify artefacts, is still commonly (if imprecisely) used as a synonym for Celtic culture in Europe during the second half of the first millennium BCE.
Celtic Language
One of the striking points of connection between many of the peoples of Iron Age Europe is their common language: Celtic. The Celtic language is a branch of the Indo-European language family. Scholars have divided Celtic languages into two groups: Insular Celtic and Continental Celtic. The latter group was no longer widely spoken after the Roman imperial period, and, unfortunately, the only surviving examples of it are mentions in the works of Greek and Roman writers and some short epigraphic remains such as pottery graffiti and votive and funerary stelae. The best documented of this group is Gaulish.
Celtic Burial Mound Reconstruction, Hallstatt
Wolfgang Sauber (CC BY-SA)
The Insular Celtic group of languages are two: British or Brittonic (Breton, Cornish, and Welsh) and Goidelic (Irish and its medieval derivatives, Scots Gaelic, and Manx). Brittonic was spoken in all of Britain in the Roman period. From it evolved Cumbrian (extinct since medieval times), Cornish (no longer spoken after the 18th century CE but recently revived), Breton (likely introduced by 5th-century CE British settlers and not connected directly to Gaulish), and Welsh, which is still spoken today. The earliest evidence of Goidelic-Irish dates to the 5th century CE, and it later evolved into Middle Irish (c. 950-1200 CE) and, thereafter, morphed again into Modern Irish, which is still spoken today.
Celtic Religion
The second common characteristic of those people we call ancient Celts is their religion. This was a polytheistic religion with a multitude of gods, although our knowledge of them is limited to classical authors given the lack of written works by the Celts themselves. Variations existed across regions and the centuries, but common features of the ancient Celtic religion include:
• the reverence for sacred groves and other natural sites like rivers and springs.
• the dedication of votive offerings to gods such as foodstuffs, weapons, animal and (more rarely) human sacrifice.
• the depositing of valuable and everyday goods with the deceased in tombs, indicating a belief in an afterlife.
• a belief in the protective power of totems, particularly animals like the stag and boar.
• a reverence for the human head, which was considered the location of the soul.
• the use of taboos to ensure compliance with religious and community rules.
• ceremonies led by druids.
With druids loath to commit their knowledge to writing, there are no surviving sacred texts, hymns, or prayers for the Celtic religion. Key gods were given all-embracing powers or characteristics, and these include Cernunnos, 'the horned god' who likely represented nature and fertility. Another major figure is Lugus (known as Lugh in later periods), perhaps the only universally worshipped god in the Celtic world, who represented the sun and who was regarded as all-wise and all-seeing. There were many female goddesses associated with healing springs and rivers such as Sequana, a personification of the River Seine, and Epona, who was linked with horses.
Celtic God, Gundestrup Cauldron
Unknown Artist (Public Domain)
An unusual feature of Celtic gods was that some were viewed as a trio, perhaps representing three different aspects of the same divinity. One trinity example is the three mother goddesses, the Matronae who represent individually the similar concepts of strength, power, and fertility. Of the numerous local and regional gods, many were associated with those things of primary concern to everyday life such as warfare, sovereignty, tribal identity, healing, hunting, and the protection of specific groups like mothers and children. There was a Greek and Roman influence on the Celtic religion from the 2nd century BCE when Celtic sacred sites, which had previously been mere clearings surrounded by earthworks, began to use larger stone temples. So, too, some Greco-Roman gods were incorporated into the Celtic pantheon.
Celtic Society
Once again, without first-hand written records it is difficult to reconstruct the intricacies of ancient Celtic society. Nevertheless, we do know that society in many Celtic tribes was hierarchical. At the top were rulers and elite warriors, then there were the religious leaders and repositories of the community's collected knowledge, the druids, who were exempt from taxes and military service. Then there were specialised craftworkers, traders, slaves, and farmers - the largest group by far in societies that were rural and agrarian.
Celtic societies were led first by monarchs and then by elected chiefs or, alternatively, a small council of elders. Over time, many tribes joined together for mutual assistance or became dependent on another, more powerful one and so paid some kind of tribute. By the end of the period, there were large confederations of tribes, joined to meet the common threat from the Romans. We know that some women were chiefs in Celtic Britain, for example, Cartimandua, ruler of the Brigantes tribe in the north of England in the mid-1st century CE, and Boudicca (d. 61 CE), queen of the Iceni tribe, who led a revolt of several tribes against the Roman occupation in 60 CE. There is also evidence that some women were treated as equally as men in terms of burial with precious goods, for example, in the 6th-5th century BCE Vix burial near Châtillon-sur-Seine in northeast France.
Waterloo Helmet
British Museum (Copyright)
There was a strong kinship system where rulers and their extended family dominated the society through their ownership of land and revenue from trade. Rulers maintained the loyalty of their followers through gift-giving, organising Celtic feasts, and social display. Ties were reinforced between families by fostering children with other aristocratic families, a method also used to bind different tribes together in alliances. There was also a system where the elite undertook the welfare and protection of those who gave some sort of service in return, much like feudalism in the Middle Ages.
Except for slaves, there is no evidence of any barriers for the child of one of the social groups to eventually enter another group provided they acquired the necessary wealth (through valour in war, for example) or went through the required education or apprenticeship, which for a druid lasted some 20 years. Julius Caesar (c. 100-44 BCE) noted in his Gallic Wars that Celtic women in Gaul brought to their husbands a dowry and that this could be inherited by the woman if her partner died before her. Caesar also noted that husbands had the power of life and death over their wives and their children. Whether these assessments are accurate and whether they applied to Celts elsewhere is much debated by scholars.
Celtic Art
Alongside language and religious practices, another common feature of Celts throughout Europe is the art they produced. Celtic art was influenced by that of the earlier indigenous Iron Age cultures mentioned above and by neighbouring cultures or trading partners like the Thracians, Scythians, Greeks, Etruscans, and Romans, and through these peoples, ideas from the Near East. Materials used include pottery, stone, iron, bronze, and gold with extra decoration achieved using imported exotic materials like glass, coral, and amber. Metals were cast, engraved, punched, traced, inlaid, and worked on using repoussé (grooving the material from behind to create a relief on the other side). Typical art objects include ornate cauldrons, sandstone or wooden human figures, Celtic bronze shields, gold torcs, penannular brooches (composed of a pin and ring), and animal figurines to be used as votive offerings.
Celtic Heads Sculpture, Entremont
Michel Wal (CC BY-SA)
Prominent features of Celtic art include:
• a love of flowing forms.
• depictions of gods and warriors, particularly the heads of these.
• depictions of animals (real or imagined), especially stags, boars, horses, and hunting dogs.
• a love of complex vegetal designs, abstract patterns, and swirling interlocking lines.
• a desire to beautify even functional everyday items.
• a desire to convey messages of power and religious ideas.
Trade in the Celtic World
As noted above, the proto-Celtic cultures in western and central Europe had already established trade links with the Mediterranean cultures, and this continued with the Celts. Tin from Britain, amber from the Baltic, and horses from eastern Europe and the Balkans were also imported and used or passed on southwards. Celtic resources which were traded included salt, slaves, iron, gold, wool cloth, and furs. These goods were exchanged for wine (in huge quantities), silver, luxury manufactured goods (like bronze flagons, fine Greek pottery, and Etruscan bronze kraters), silk, and the precious materials for use in art objects and jewellery mentioned in the previous section.
Trade had secondary consequences besides giving access to scarce resources. Ideas in art, religion, and technology were passed on. The Celts adopted flat grave burials and minted their own coins, for example. There was, too, an increase in the competition between Celtic tribes to acquire the resources needed for trade. The Celtic world was expanding its horizons and the creation of an ever-growing rich elite would have consequences for the wider continent as the Celts began to enviously eye the very heartlands of their rich trading partners and vice-versa.
Celtic Torc, Belstead Brook
The British Museum (CC BY-NC-SA)
Celtic Warfare
That warfare was a major part of Celtic culture is clear from the number of gods in the ancient Celtic pantheon associated with war and the great number of weapons deposited in tombs. Courage and prowess on the battlefield were also important in determining status within society. Celtic warriors in Gaul are described as bleaching their long hair using lime-water, while in Britain, they painted designs on their bodies. Several classical authors also comment on the strange fact that Celtic warriors could enter battle naked and that they collected the heads of their victims. Many Celtic warriors wore a torc necklace, and these were likely a symbol of status and rank within the community. There is evidence that Celtic women participated in warfare.
Celtic warriors used spears, long swords, and distinctive large rectangular or oval shields. Celtic armies employed slingers, chariots, and cavalry, while organization on the battlefield was achieved through the use of standards and war horns. Celtic armies did cause quite a few problems for their neighbours from the 4th century BCE onwards as tribes moved west, south, and eastwards in waves to find new wealth opportunities in what is sometimes called the Celtic Migration. Brennus, chief of the Gallic Senones tribe, famously sacked Rome in 390 BCE, and the Celts again caused havoc when they looted Delphi in 279 BCE as they passed through Greece on their way to Asia where they became known as the Galatians. The Celtic collection of tribes attacked the Romans again in 225 BCE and were frequent mercenary allies of Carthage during the Punic Wars (264-146 BCE). In the longer term, though, Celtic armies were no match for more disciplined and better-equipped enemies like the Hellenistic kingdoms and the Romans in large-scale battles. However, once conquered, Celtic warriors, who had always been recognised for their bravery, did subsequently fight successfully as mercenaries in many Greek and Roman armies.
Battle Between Romans & Celts at Cadbury Castle
Ancient Warfare Magazine/ Karwansaray Publishers (Copyright)
Decline & Legacy
The first real sign of trouble in the Celtic world was a marked increase in local competition for resources and trade opportunities, and this manifested itself in the building of oppida in the 2nd and 1st century BCE. An oppidum was the Roman name for larger settlements which we now apply specifically to fortified sites, usually located on high points in the landscape or on plains at naturally defensible points like river bends. The fortifications usually consisted of an earthworks circuit wall, sometimes with outer ditches. Oppida were used as a point of refuge in war and otherwise as a safe place to concentrate manufacturing workshops and store the community’s resources.
This hostile environment deteriorated further when the Romans became intent on revenge for the havoc caused by the migrating Celtic tribes in the two previous centuries and, lured by the promise of gold and other resources, total conquest. In 125 BCE the Romans attacked the Arverni tribe in Gaul and, less than a century later, Julius Caesar attacked and conquered Gaul, despite stiff resistance from such tribal leaders as Vercingetorix (82-46 BCE). The Roman Empire kept on expanding, direct attacks were made on such important community figures as the druids, and so the continental Celts and those in southern Britain were eventually assimilated into Roman culture. The Celts did continue to thrive in more isolated places like Ireland and northern Britain. It is from these areas that Celtic culture would continue into the medieval period and express itself most visibly in the epic poems of Irish, Welsh, and Scottish medieval literature and in art, now Christianized. The old Celtic traditions lived on in these epic poems and in the form of complex curvilinear designs within illuminated manuscripts, in the ubiquitous penannular brooches, and in the sophisticated vegetal motifs on imposing stone crosses in churchyards.
Translation - Turkish Antik Keltler
Tanım
Antik Keltler, Bronz Çağı'nın sonlarında ve Demir Çağı boyunca (MÖ 700 ila MS 400), batı ve orta Avrupa'nın bazı bölgelerinde hayatlarını sürdürmüş olan çeşitli kabile topluluklarıydı. Eski yazarlar tarafından Kelt adı verilen bu kabileler ve sahip oldukları kültür göç etmiş, Portekiz'den Türkiye'yekadar olan topraklarda varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Her ne kadar farklı kabilelerden oluşup hiçbir zaman tek bir birleşik devlet haline gelmemiş olsalar da, antik Keltler, Kelt dili ile birbirine bağlanmış ve sanatta, savaş biçimlerinde, dinde ve defin uygulamalarında belirgin benzerlikler göstermişlerdir. Kelt kültürü, M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu içinde absorbe edilmesine rağmen, Kelt halkı, bugün hala Kelt dillerinin konuşulduğu İrlanda ve kuzey İngiltere gibi Avrupa'nın daha uzak bölgelerinde büyümeye devam etmiştir.
Kelt Geçit Töreni Miğferi
Xuan Che (CC BY-NC-SA)
'Keltler' - Tanım ve Problemler
‘Keltler' terimi, antik yazarların onlara bu ismi vermesinden sonra, Roma fethinden önce Akdeniz bölgesinin kuzeyinde, Demir Çağı Avrupa'sında yaşayan halkları ifade etmek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, bu tartışmaya açık bir sınıflandırmadır. Nedeni ise, bu halkların birleşik bir devletin parçası olmamaları, aksine, çoğu birbiriyle doğrudan teması olmayan çok sayıda kabileye ait olmalarıdır. 'Keltler' terimi, uygunluk açısından kullanışlı olmaya devam ediyor, fakat farklı batı ve orta Avrupa kabileleri arasındaki karmaşık ilişkileri, bazı kültürel özelliklerin zaman ve mekan açısından örtüşmesi ve diğer benzer özelliklerin izolasyonunu ve benzersizliği gerçeklerini karşılamakta yetersiz kalıyor. Avrupa Demir Çağı kesinlikle canlı bir ticari ilişkiler, kültürel etkileşim, savaş ve göç dönemiydi.
“DEMİR, DAHA GÜÇLÜ VE DAHA DAYANIKLI ALETLER VE SİLAHLAR YAPMAK İÇİN TERCİH EDİLEN METAL SIFATIYLA BRONZUN YERİNİ ALDI.”
Kökenleri: Urnfield, Hallstatt & La Tène
Çoğu bilim adamı, Kelt kültürünün kökenlerinin, birbiriyle yakından ilişkili, örtüşen ve daha önce yaşamış olan üç kültürel gruba kadar izlerinin sürülebileceği konusunda hemfikirdir. Bunlardan ilki, M.Ö. 1300'den itibaren yukarı Tuna nehri civarında bulunan Geç Tunç Çağı Urnfield kültürüdür. Bu kültürün adı, ölülerin yakılmış kalıntılarının küplere doldurulup toprağa gömülmesi gibi yaygın uygulamalardan gelmektedir. Bu halklar, arkeolojik kanıt eksikliği nedeniyle belirsizliğini koruyor. M.Ö. ilk bin yılın başından itibaren ve sonraki iki ya da üç yüzyıl boyunca, demir işleme teknolojisi Avrupa'ya yayıldı. Sonuç olarak, demir, daha güçlü ve daha dayanıklı aletler ve silahlar yapmak için tercih edilen metal sıfatıyla bronzun yerini aldı.
Hallstatt & La Tène Kültürleri Haritası
Dbachmann (GNU FDL)
İkinci proto-Kelt kültürel grubu, M.Ö. 1200'den M.Ö. 450'ye kadar var olan ancak zirvesini M.Ö. 8. ila 6. yüzyılda yaşayan, adını Yukarı Avusturya'daki bu ismin bulunduğu yerden alan Hallstatt kültürüydü. Hallstatt kültürü bugün bir tarafta batı Avusturya, güney Almanya, İsviçre ve doğu Fransa, diğer tarafta doğu Avusturya, Bohemya ve Balkanlar'ın bazı bölgelerini kapsayacak şekilde yayılmıştı. Sonunda bugün antik Keltler diyebileceğimiz şey haline gelecek olan, bu bölgenin batı tarafıydı. Hallstatt kültürü muhtemelen ticaret, kabile ittifakları, yakın evlilikler, imitasyon ve göç gibi çeşitli etkenler yoluyla yayıldı. Hallstatt kültürüne mensup bu halklar, su yollarında ticareti yapılabilecek eşyalar olan; yerel tuz, demir ve bakır yatakları sayesinde zenginleştiler. Akdeniz kültürlerine (İtalya'daki Etrüskler ve güney Fransa'daki Yunan kolonileri) kadar güneye ulaşan bu ticaret, Hallstatt höyüklerinde ithal edilen malların ve kehribar ve altın takılar gibi değerli malların varlığıyla kanıtlanmış bulunmaktadır. Hallstatt kültürü, muhtemelen yerel kaynakların tükenmesi, kabile rekabetinin artması ve ticaret yollarının başka bölgelere kayması nedeniyle M.Ö. 5. yüzyılda düşüşe geçti.
“LA TÈNE MERKEZLERİ ÖZELLİKLE LOİRE, MARNE, MOSELLE & ELBE GİBİ ÖNEMLİ NEHİR NOKTALARINDA BAŞARILIYDI.”
Evrimi tam olarak tamamlanmış Kelt kültürünün oluşumunda önemli olan üçüncü grup, adını İsviçre'deki Neuchâtel Gölü'nün kuzey kıyılarındaki bu ismin bulunduğu yerden alan La Tène kültürüdür (M.Ö. 450 - M.Ö. 50). Belki de en iyi 'sanat ve dindeki ortak özelliklerle bir araya gelmiş türlü kabilelerden oluşan bir grup' şeklinde tanımlanabilecek olan La Tène kültürü, en son, İrlanda'dan Romanya'ya uzanan batı ve orta Avrupa'yı kapsayan geniş bir yayda bulunmaktaydı. Kültürel özellikler arasında demircilik, su kaynaklarına adak sunma, mezarlara silah bırakma ve girdap gibi dönen, geometrik ve bitkisel tasarımlarla stilize edilmiş sanat bulunmaktadır. Son olarak, Akdeniz devletleriyle ticaret yapıldığına dair çok sayıda kanıt olduğunu söyleyebiliriz. La Tène merkezleri özellikle Loire, Marne, Moselle ve Elbe gibi önemli nehir noktalarında başarılıydı. La Tène kültürü, Keltlere ait olmayan bölgelerde, örneğin Germen dili konuşulan Danimarka'da var olduğu için Kelt halklarına tam olarak uymamaktadır. Bununla birlikte, arkeologlar tarafından arkeolojik eserleri sınıflandırmak için türetilen La Tène terimi, M.Ö. birinci bin yılın ikinci yarısında Avrupa'da Kelt kültürü için eş anlam karşılayacak şekilde hala (kesin olmasa da) yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kelt Dili
Demir Çağı Avrupa halklarının çoğu arasındaki çarpıcı bağlantı noktalarından biri onların kullandığı ortak dildir: Keltçe. Kelt dili, Hint-Avrupa dil ailesinin bir koludur. Bilim adamları Kelt dillerini iki gruba ayırmaktadır: Ada Kelt ve Kıta Kelt. İkinci grup, Roma imparatorluk döneminin ardından artık yaygın olarak konuşulmamış ve ne yazık ki, günümüze ulaşan tek örnekleri, Yunan ve Romalı yazarların eserlerinde bahsedilenler ve çömlek üstüne yapılan çizimler, adak ve cenaze törenlerine ait dikilitaşlar gibi bazı kısa epigrafik kalıntılardır. Bu grubun en iyi belgelenen kalıntısı Galya Keltçesi (Gaulish)'dir.
Kelt Höyüğünün Yeniden İnşası, Hallstatt
Wolfgang Sauber (CC BY-SA)
Ada Kelt dilleri grubu iki tanedir: İngiliz veya Briton dili (Bretonca, Kernevekçe ve Galce) ve Goidelic (İrlandaca ve onun ortaçağ türevleri, İskoç Galcesi ve Manca). Briton (Briton), Roma döneminde tüm Britanya'da konuşulmuştur. Ondan evrimleşmiş Cumbrian (ortaçağdan sonra yok olmuş), Kernevekçe (Cornish) (18. yüzyıldan sonra artık konuşulmuyor, ancak yakın zamanda yeniden canlılık kazandı), Bretonca (muhtemelen MS 5. yüzyıldaki İngiliz yerleşimciler tarafından ortaya çıkarıldı ve Galya Keltçesi ile doğrudan bağlantısı yok) ve Galce, bugün hala konuşuluyor. Goidelik-İrlandacasının en eski kanıtı MS 5. yüzyıla kadar uzanır ve daha sonra Orta İrlandacaya -daha karmaşık- (MS 950-1200) ve daha sonra bugün hala konuşulan Modern İrlandacaya dönüşür.
Keltlerin Dini
Antik Keltler dediğimiz insanların ikinci ortak özelliği dinleridir. Keltlerin dini çok tanrılı bir dindi, ancak onlar hakkındaki bilgimiz Keltlerin kendi yazılı eserlerinin eksikliği nedeniyle klasik yazarlarla sınırlıdır. Bölgeler ve yüzyıllar boyunca farklılıklar bulunmaktaydı, ancak antik Kelt dininin ortak özellikleri şunlardır:
• kutsal korular ile nehirler ve su kaynakları gibi diğer doğal alanlara büyük saygı.
• yiyecekler, silahlar, hayvanlar ve (daha az sıklıkla) insan kurbanları gibi tanrılara adak adanması.
• öbür dünyaya olan inancın göstergesi olarak, ölülerle birlikte değerli ve günlük eşyaların mezarlara bırakılması.
• totemlerin, özellikle erkek geyik ve yaban domuzu gibi hayvanların koruyucu gücüne olan inanç.
• ruhun bulunduğu yer olarak kabul edilen insan kafasına duyulan büyük saygı.
• din ve topluluk kurallarına riayet etmek için tabuların kullanılması.
• druidler (kelt rahipleri) tarafından yönetilen törenler.
Druidler bilgilerini yazmaya adamaya şiddetle karşı çıktıkları için, Kelt dini için geriye kalan kutsal metinler, ilahiler veya dualar yoktur. Temel tanrılara her şeyi kapsayan güçler veya özellikler verilmiştir ve bunlar arasında muhtemelen doğayı ve doğurganlığı temsil eden 'boynuzlu tanrı' Cernunnos yer almaktadır. Bir diğer önemli figür, belki de Kelt dünyasında evrensel olarak ibadet edilen, güneşi temsil eden ve her şeyi bilen ve her şeyi gören olarak kabul edilen tek tanrı olan Lugus'tur (daha sonraki dönemlerde Lugh adıyla anılmıştır). Sen Nehri'nin kişileştirilmiş hali olan Sequana ve atlarla bağlantısı olan Epona gibi şifalı kaynaklar ve nehirlerle ilişkili birçok kadın tanrıça bulunmaktaydı.
Kelt Tanrısı, Gundestrup Cauldron
Bilinmeyen Sanatçı (Genel Kullanıma Açık)
Kelt tanrılarının sıra dışı bir özelliği, bazılarının belki de aynı teolojinin üç farklı yönünü temsil eden bir üçlü olarak görülmeleriydi. Benzer kuvvet, güç ve doğurganlık kavramlarını ayrı ayrı temsil eden üç ana tanrıça olan Matronae, bu üçlülere bir örnek olarak gösterilebilir. Çok sayıda yerel ve bölgesel tanrıdan birçoğu, savaş, egemenlik, kabile kimliği, şifa, avlanma ve anneler ve çocuklar gibi belirli grupların korunması gibi günlük yaşamla ilgili birincil kaygılarla ilişkiliydi. MÖ 2. yüzyıldan itibaren Kelt dini üzerinde Yunan ve Roma etkisi, daha önce toprak eserleriyle çevrili küçük açık alanlar olan Kelt kutsal alanlarının daha büyük taş tapınaklar kullanmaya başlamasıyla olmuştur. Böylelikle bazı Greko-Romen tanrıları da Kelt panteonuna dahil edilmiştir.
Kelt Toplumu
İlk elden yazılı kayıtlar olmadan, yine eski Kelt toplumunun inceliklerini anlamaya çalışmak zordur. Ancak, çoğu Kelt kabilesi toplumlarının hiyerarşik olduğunu bilmekteyiz. En tepede hükümdarlar ve seçkin savaşçılar, bir altlarında, vergi ve askerlik hizmetinden muaf vaziyette olan dini liderler ve halkın toplanan bilgilerini muhafaza eden, druidler bulunmaktaydı. Onların altında ise uzmanlaşmış zanaatkarlar, tüccarlar, köleler ve kırsal ve tarımsal toplumlarda açık ara en büyük grup olan çiftçiler bulunuyordu.
Kelt toplumları önce krallar tarafından, sonrasında ise seçilmiş şefler veya alternatif olarak küçük bir yaşlılar konseyi tarafından yönetilmişti. Zamanla, birçok kabile karşılıklı yardım için bir araya ya da daha güçlü olana bağımlı hale gelmiş ve böylelikle bir tür haraç ödemişlerdir. Dönem sonu itibariyle, Romalılardan gelen ortak tehdidi karşılamak için birleşen büyük kabile birlikleri bulunmaktaydı. Kelt Britanya'sında bazı kadınşeflerin var olduğunu bilmekteyiz, örneğin, MS 1. yüzyılın ortalarında İngiltere'nin kuzeyindeki Brigantes kabilesinin hükümdarı Cartimandua ve MS 60 yılında Roma işgaline karşı birkaç kabileden oluşan bir isyana liderlik etmiş olan Iceni kabilesinin kraliçesi Boudicca(ö. MS 61). Bazı kadınlara değerli eşyalarla gömülmeyle ilgili olarak erkeklerde olduğu gibi eşit muamele edildiğine dair kanıtlar da bulunmaktadır. Vix'in, MÖ 6.-5. yüzyılda Fransa'nın kuzeydoğusundaki Châtillon-sur-Seine yakınlarında gömülmesi buna bir örnektir.
Waterloo Miğferi
British Museum (Copyright)
Hükümdarların ve geniş ailelerinin toprak mülkiyeti ve ticaretten elde ettikleri gelirle topluma egemen oldukları güçlü bir akrabalık sistemi bulunmaktaydı. Hükümdarlar, hediye verme, Kelt şölenleri düzenleme ve sosyal teşhir yollarıyla destekçilerinin bağlılıklarını idame ettirmişlerdir. Aileler arasındaki bağlar, çocukların diğer soylu ailelerle büyütülmesiyle güçlendirilmiş; bu yöntem ayrıca, farklı kabileleri ittifaklar halinde birbirine bağlamak için de kullanılmıştır. Daha çok Orta Çağ'daki feodalizm gibi, seçkin kesimlerin, karşılığında bir çeşit hizmet verenlerin refahını ve korunmasını üstlendiği bir sistem de bulunmaktaydı.
Köleler dışında, sosyal gruplardan birinin çocuğunun, gerekli varlığı (örneğin savaş sırasındaki kahramanlığı üzerinden) elde etmesi veya bir druid için yaklaşık 20 yıl süren gerekli eğitim veya çıraklığı tamamlaması koşuluyla, sonunda başka bir gruba girmesine engel olabilecek hiçbir kanıt yoktur. Julius Caesar (MÖ yaklaşık 100-44) katıldığı Galya Savaşları'nda, Galya'daki Kelt kadınlarının kocalarına bir çeyiz getirdiğini ve eğer kadının eşi kadının kendisinden önce ölürse çeyizin kadına miras kalabileceğinden söz etmiştir. Caesar ayrıca kocaların eşleri ve çocukları üzerinde idam etme veya af yetkisine sahip olduğunu da belirtmiştir. Bu değerlendirmelerin kesin olup olmadığı ve başka yerlerde Keltlere uygulanıp uygulanmadığı bilim insanları tarafından çok tartışılmaktadır.
Kelt Sanatı
Dil ve dini uygulamaların yanı sıra, Keltlerin Avrupa'daki bir diğer ortak özelliği de ortaya koydukları sanattır. Kelt sanatı, yukarıda bahsedilen daha önceki Demir Çağı yerel kültürlerinden ve Trakyalılar, İskitler, Yunanlılar, Etruryalılar ve Romalılar gibi komşu kültürlerden veya ticaret ortaklarından ve bu halklar aracılığıyla Yakın Doğu'dan gelen fikirlerden etkilenmiştir. Kullanılan malzemeler arasında cam, mercan ve kehribar gibi ithal egzotik malzemeler kullanılarak elde edilen ekstra süslemeli çanak çömlek, taş, demir, bronz ve altın bulunmaktadır. Metaller dökülmüş, kazınmış, delinmiş, oyulmuş, kakılmış ve repoussé (diğer tarafında bir kabartma oluşturmak için malzemeye arka taraftan oluk açma işlemi) kullanılarak işlenmiştir. Özgün sanat eserleri arasında süslü kazanlar, kumtaşı veya ahşap insan figürleri, Kelt bronz kalkanları, altın torklar, penanüler broşlar (bir toplu iğne ve halkadan oluşur) ve adak olarak kullanılacak hayvan heykelcikleri bulunmaktadır.
Kelt Kafaları Heykeli, Entremont
Michel Wal (CC BY-SA)
Kelt sanatının öne çıkan özellikleri şunlardır:
• dökümlü kalıplara duyulan sevgi.
• tanrıların ve savaşçıların tasvirleri, özellikle kafa kısımları.
• hayvan tasvirleri (gerçek veya hayali), özellikle erkek geyik, yaban domuzu, at ve av köpekleri.
• karmaşık bitkisel tasarımlara, soyut desenlere ve dönerek birbirine geçen çizgilere duyulan sevgi.
• pratik günlük eşyaları bile güzelleştirme arzusu.
• güç ve dini inançlar hakkındakı mesajların iletilme arzusu.
Kelt Dünyasında Ticaret
Yukarıda belirtildiği gibi, batı ve orta Avrupa'daki proto-Kelt kültürleri, Akdeniz kültürleriyle zaten ticari bağlantılar kurmuştu ve bu durum, Keltlerle süregelmeye devam etmiştir. İngiltere'den kalay, Baltık'tan kehribar ve doğu Avrupa ve Balkanlar'dan da atlar alınıp kullanılmış veya güneye aktarılmıştır. Ticareti yapılan Kelt kaynakları arasında tuz, köleler, demir, altın, yünlü kumaş ve kürkler yer almaktaydı. Bu mallar şarap (çok büyük miktarlarda), gümüş, lüks imalat ürünleri (bronz kulplu sürahiler, saf Yunan çömlekleri ve Etrüsk bronz kraterleri gibi), ipek ve önceki bölümde bahsi geçen sanat eserleri ve mücevherlerde kullanılmak üzere değerli malzemelerle değiştirilmiştir.
Ticaret, kıt kaynaklara erişim sağlamanın yanı sıra ikincil sonuçlar doğurmuştu. Sanat, din ve teknolojideki fikirler aktarılmıştı. Örneğin, Keltler düz mezar definlerini benimsemiş ve kendi paralarını basmışlardır. Ticaret için gerekli kaynakları elde etmek için Kelt kabileleri arasındaki rekabette de bir artış olmuştu. Kelt dünyası ufkunu genişletiyordu ve Keltlerin, zengin ticaret ortaklarının en önemli bölgelerini kıskançlıkla izlemeye başlamasıyla, durmadan büyüyen varlıklı seçkinlerin oluşumu daha geniş kıtalara olacaktı ve bunun tam tersi de geçerliydi.
Kelt Torku, Belstead Brook
The British Museum (CC BY-NC-SA)
Savaşlarda Keltler
Savaşın Kelt kültürünün önemli bir parçası olduğu, savaşla ilişkili antik Kelt panteonundaki tanrıların sayısından ve mezarlara bırakılan çok sayıda silahtan açıkça anlaşılmaktadır. Savaş alanındaki cesaret ve hüner, toplumdaki statünün belirlenmesinde de önem teşkil etmekteydi. Galya'daki Kelt savaşçıları, uzun saçlarını kireç suyu kullanarak ağartan savaşçılar olarak tarif edilirken, İngiltere'deyken ise bu savaşçıların vücutlarına motifler çizdikleri anlatılmaktadır. Birçok klasik yazar, Kelt savaşçılarının savaşa çıplak girebildikleri ve kurbanlarının kafalarını topladıklarına dair garip gerçek üzerinde yorum yapmaktadır. Birçok Kelt savaşçısı bir tork kolyesi takmaktaydı ve bunlar muhtemelen topluluk içindeki statü ve rütbenin bir sembolüydü. Kelt kadınlarının da savaşa katıldığına dair kanıtlar vardı.
Kelt savaşçıları mızrak, uzun kılıç ve kendine özgü büyük dikdörtgen veya oval biçiminde kalkanlar kullanmışlardır. Kelt ordularında atıcılar, savaş arabaları ve süvariler kullanılırken, savaş alanında örgütlenme sancaklar ve savaş boruları kullanılarak sağlanmıştır. Kelt orduları, MÖ 4. yüzyıldan itibaren, kabileler yeni zenginlik fırsatları bulmak için, zaman zaman Kelt Göçü olarak adlandırılan, batıya, güneye ve doğuya doğru dalgalar halinde hareket ettikçe, komşuları için birçok soruna sebebiyet vermiştir. Galyalı Senones kabilesinin şefi Brennus, MÖ 390'da herkesçe bilinen Roma'yı yağmalama eylemini gerçekleştirmiş, ve Keltler, MÖ 279'da Galatlar olarak tanındıkları Asya'ya gidiş yollarında Yunanistan'dan geçerken Delphi'yi yağmaladıkları zaman yeniden kargaşaya sebebiyet vermişlerdir. Kelt kabileleri topluluğu, MÖ 225'te Romalılara tekrar saldırmış ve Kartaca Savaşları (MÖ 264-146) sırasında Kartaca'nın devamlı paralı müttefikleri olmuşlardır. Ancak uzun vadede Kelt orduları, Helenistik krallıklar ve Romalılar gibi büyük çapta savaşlarda daha disiplinli ve daha iyi teçhizatlanmış düşmanların dengi olamazdı. Gel gelelim, bir kez zafer kazandıktan sonra, her zaman cesaretleriyle tanınan Kelt savaşçıları, devamında birçok Yunan ve Roma ordusunda paralı asker olarak başarılı bir şekilde savaşmışlardır.
Cadbury Kalesi'nde Romalılar ve Keltler Arasındaki Savaş
Ancient Warfare Magazine/ Karwansaray Publishers (Copyright)
Çöküş ve Miras
Kelt dünyasındaki ilk gerçek sorun işareti, kaynaklar ve ticaret fırsatları için yerel rekabette belirgin bir artıştı ve bu, MÖ 2. ve 1. yüzyılda oppida inşasında kendini göstermişti. Oppidum, genellikle arazinin yüksek noktalarında bulunan veya nehir dönemeçleri gibi doğal olarak korunabilir noktalar üzerindeki ovalarda bulunan müstahkem alanları içeren, günümüzde özel olarak kullandığımız daha büyük yerleşim yerlerinin Roma'ya özgü adıydı. Surlar genellikle, zaman zaman dış hendekleri bulunan topraktan yapılma bir devre duvarından oluşmaktaydı. Oppidalar, savaşta sığınak noktası olarak ya da imalat atölyelerini bir araya getirmek ve halkın kaynaklarını depolamak için güvenli bir yer olarak kullanılmıştır.
Bu düşman çevre, Romalılar, önceki iki yüzyılda göç eden Kelt kabilelerinin neden olduğu tahribatın intikamını almaya ve altın ve diğer kaynakların vaadiyle cezbedilmiş, topyekûn fetih yapmaya niyetlendiğinde daha da kötüleşmiştir. M.Ö. 125'de Romalılar Galya'daki Arverni kabilesine saldırmışlar ve bir asırdan kısa bir süre sonrasında Julius Caesar, Vercingetorix (M.Ö. 82-46) gibi kabile liderlerinin sert direnişlerine rağmen Galya'ya saldırmış ve fetih gerçekleştirmiştir. Roma İmparatorluğu genişlemeye devam etmiş, druidler gibi önemli halk figürlerine doğrudan saldırılar yapılmış ve böylece kıta Keltleri ve güney Britanya'dakiler sonunda Roma kültürüne asimile edilmiştir. Keltler, İrlanda ve kuzey Britanya gibi daha münferit yerlerde büyümeye iyi bir şekilde devam etmiştir. Kelt kültürü bu bölgelerden ortaçağ dönemine kadar devam edecek ve İrlanda, Galler ve İskoç ortaçağ edebiyatının destansı şiirlerinde ve günümüzde Hıristiyanlaştırılmış sanatta kendini en görünür şekilde ifade edecekti. Eski kelt gelenekleri, bu destansı şiirlerde ve aydınlatılmış el yazmaları içindeki karmaşık eğrisel desenler biçiminde, her yerde bulunan penanüler broşlarda, ve kilise avlularında görkemli taş haçlar üzerindeki sofistike bitkisel motifler üzerinde yaşamını sürdürmüştür.
English to Turkish: HOW TO USE TRANSLATEDSELVES.COM General field: Other Detailed field: Other
Source text - English HOW TO USE TRANSLATEDSELVES.COM
Before we begin. To learn how the sweets system works and how to create posts - visit the second part of the guide here.
Registration:
Any guest can browse the website and search for writing and translation posts. However, the moment the unregistered user decides to post, comment or befriend a sweetsoul from the website - registration is needed.
You can find the sign-in/sign up button at the right top corner.
Once you click it, a pop up with the sign up will show on your screen. If you are already registered, just click the top button "sign-in", you will be asked to enter your email and password.
If you are continuing with the sign-up, just enter the information to finalise a simple and straightforward 3-step process and click the orange button.
After the sign-in, you will be redirected back to this article. After reading it again, if necessary, I suggest you visit your portfolio.
To do so click the circle with your picture in the right top corner.
Portfolio:
Now that you are on your profile page, you can add more personal and professional information to improve your overall portfolio.
Click on the orange pencil at the top of your user card to edit your information.
You will be redirected to the edit_portfolio page. Here you can add your information in the following categories:
Geography
Language
Culture
Skills&Interests
Writing&Translation (depending on whether you ticked that you're a writer, a translator or both during the sign-up)
Click on an orange plus to open unfold a certain category.
The categories are pretty straightforward. The ones I'd like to concentrate on are TECHNIQUES and SPECIALISATIONS.
Those are the professional part of your portfolio. Pick those that you are concentrating on as a professional or those you are practising at the moment to become one.
For example, you could pick "legal translation" in translation specialisations or "transcreation" in translation techniques.
The same goes for writers, depending on which ones you will find to march your skills. These skills, as well as other information, will be displayed in your portfolio.
When searching for skills, languages, interests, please use lowercase. Use a capital first letter when searching for cultures. To search for skills type within the rounded inputs with an orange arrow that faces down.
Once the skill is picked it will be reflected in a white tag with an orange dotted, as demonstrated in the picture above.
To pick the skill, click on it when browsing the list.
When picking languages for translation, choose a source language, then target language - this is your pair 1. Do the same for pair 2 and so on. You can pick up to 12 pairs.
To pick languages you write in, click on the round input shown in the picture above the translation inputs. If you only ticked "I am a translator" when registering, you will only see the input for writing and vice versa for those who only ticked "I am a translator". You will see the version demonstrated in the picture below if you ticked both.
Once you are done click on an orange button "back to portfolio".
If you were generous with the information you provided, your portfolio will look similar to this:
you can scroll down to see all the information until you reach the "writer´s certificate" and "translator's certificate". Some will have one, some will have both, based on what you picked when registering.
To see full information click on either of these and your scores will unfold. Your statistic will show how many techniques and specifications you've been practising, how many sweets you've received from other sweetsouls and the full list of your translation/writing posts.
To learn how the sweets system works and how to create posts - visit the second part of the guide here.
You can ask any questions in the comments.
With multilingual love,
Translatedselves
Translation - Turkish TRANSLATEDSELVES.COM NASIL KULLANILIR
Başlamadan önce. Sweets sisteminin nasıl işlediğini ve nasıl gönderi oluşturulacağınıöğrenmek için rehberin ikinci bölümünü ziyaret edin.
Registration (Kayıt):
Herhangi bir ziyaretçi siteye göz atıp yazı ve çeviri gönderilerini arayabilir. Ancak, kayıtlı olmayan bir kullanıcının site üzerinden gönderi paylaşmaya, yorum yapmaya veya bir sweetsoul ile arkadaş olmaya karar vermesi halinde - kayıt olması gerekmektedir.
Sağ üst köşeden sign-in/sign up (oturum aç / kaydol) bölümüne ulaşabilirsiniz.
Bu bölüme tıkladığınızda, kayıt ol menüsü ekranınızda görünecektir. Zaten kayıtlıysanız, üstteki "sign-in (oturum aç)" kısmına tıklamanız yeterlidir, sizden e-postanızı ve şifrenizi girmeniz istenecektir.
Kaydolmak istiyorsanız, 3 adımdan oluşan, basit ve anlaşılır bir işlemi tamamlamak için bilgilerinizi girmeniz ve turuncu bölmeye tıklamanız yeterli olacaktır.
Oturum açtıktan sonra, bu makaleye geri yönlendirileceksiniz. Makaleyi tekrar okuduktan sonra, ihtiyaç halinde, portföyünüzü ziyaret etmenizi öneririm.
Bunu yapmak için sağ üst köşede bulunan daire içindeki resminize tıklayın.
Portfolio (Portföy):
Artık profil sayfanızda olduğunuza göre, genel portföyünüzü geliştirmek için daha fazla kişisel ve profesyonel bilgi ekleyebilirsiniz.
Bilgilerinizi düzenlemek için kullanıcı kartınızın üst kısmında bulunan turuncu kalem işaretine tıklayın.
Edit_portfolio (Portföyümü_düzenle) sayfasına yönlendirileceksiniz. Buradan bilgilerinizi aşağıdaki kategorilere ekleyebilirsiniz:
Geography (Coğrafya)
Language (Dil)
Culture (Kültür)
Skills&Interests (Beceriler ve İlgi Alanları)
Writing&Translation (Yazma ve Çeviri) (kayıt sırasında yazar, çevirmen veya her ikisini birden işaretleyip işaretlemediğinize bağlı olarak)
Belirli bir kategori açmak için turuncu artı işaretine tıklayın.
Kategoriler oldukça anlaşılırdır. Üzerinde yoğunlaşmak istediklerim TEKNİKLER (TECHNIQUES) ve UZMANLIKLAR (SPECIALISATIONS).
Bunlar portföyünüzün profesyonel kısmıdır. Profesyonel olarak odaklandığınız veya şu anda pratik yaptıklarınızı seçin.
Örneğin, çeviri uzmanlıklarında "legal translation (hukuki çeviri)" veya çeviri tekniklerinde "transcreation"ı seçebilirsiniz.
Aynı şey, yeteneklerinizi geliştirmek için hangilerini bulacağınıza bağlı olarak yazarlar için de geçerlidir. Bu beceriler ve diğer bilgiler portföyünüzde görüntülenecektir.
Beceriler, diller, ilgi alanları ararken lütfen küçük harf kullanın. Kültürleri ararken ilk harfi büyük kullanın. Becerileri aramak için aşağıya bakan turuncu bir ok ile yuvarlatılmış girdilerin içine yazın.
Beceri seçildikten sonra, yukarıdaki resimde gösterildiği gibi seçtiğiniz beceriler turuncu noktalı beyaz bir etikete yansıtılacaktır.
Beceri seçmek için listeye göz atarken becerinin üzerine tıklayın.
Çeviri için dil seçerken, bir kaynak dil seçin, ardından hedef dil - bu sizin 1. çiftinizdir. Aynı şeyi 2. Çift için de yapın. 12 Çifte kadar seçebilirsiniz.
Yazı yazdığınız dilleri seçmek için çeviri girişlerinin üstündeki resimde gösterilen yuvarlak girişi tıklayın. Kaydolurken yalnızca "I am a translator (Çevirmenim)" seçeneğini işaretlediyseniz, yalnızca yazma girişini görürsünüz ve yalnızca "I am a writer (Yazarım)" seçeneğini işaretleyenler için de bunun tersi geçerlidir. Her ikisini de işaretlediyseniz, aşağıdaki resimde gösterilen sürümü göreceksiniz.
İşiniz bittiğinde, turunucu "back to portfolio (portföye dön)" kısmına tıklayın.
Verdiğiniz bilgiler konusunda cömert davrandıysanız portföyünüz şuna benzer:
"writer´s certificate (yazar sertifikası)" ve "translator's certificate (çevirmen sertifikası)" na ulaşana kadar tüm bilgileri görmek için aşağı kaydırabilirsiniz. Kayıt olurken ne seçildiğine bağlı olarak bazılarında biri, bazılarında ise her ikisi de olacaktır.
Tam bilgileri görmek için bunlardan herhangi birine tıklayın, puanlarınız gösterilecektir. İstatistikleriniz, kaç adet teknik ve spesifikasyon uyguladığınızı, diğer 'sweetsouls'lardan kaç adet sweets aldığınızı ve çeviri/yazı gönderilerinizin tam listesini gösterecektir.
Sweets sisteminin nasıl işlediğini ve nasıl gönderi oluşturulacağınıöğrenmek için rehberin ikinci bölümünü ziyaret edin.
Yorumlarda her türlü soruyu sorabilirsiniz.
Çok dilli sevgilerimle,
Translatedselves
English to Turkish: Review of blockchain consensus mechanisms General field: Other Detailed field: Finance (general)
Source text - English Review of blockchain consensus mechanisms
Cryptocurrencies use distributed ledgers or blockchains to record information — primarily about the balance of every address for value transfer platforms (like bitcoin and most cryptocurrencies), though the approach can be extended to any kind of information. Key to the operation of the blockchain is that the network should collectively agree on the contents of the ledger: instead of authority for keeping accounts being centralised in one entity, like a bank, it is shared amongst everyone.
This requires that the network maintains consensus around the information recorded on the blockchain. How this consensus is achieved impacts the security and economic parameters of the protocol. Here are five examples of how it’s done.
1. Proof of Work (PoW)
Proof of work is the first distributed consensus mechanism, pioneered by bitcoin’s pseudonymous creator, Satoshi Nakamoto. Many cryptocurrencies followed suit, including Ethereum. In PoW, all the computers in the network that are tasked with maintaining the security of the blockchain — known as Miners in bitcoin — work to solve a puzzle consisting of a mathematical function called a hash. This task is straightforward (for a computer) but extremely repetitive, and therefore computationally expensive. Computers compete to find a hash with specific properties. The computer that finds the answer first — the proof that they have done the necessary work — is allowed to add a new block of transactions to the blockchain. They are rewarded with a tranche of newly-minted bitcoins (currently 12.5 BTC per block, or roughly every 10 minutes), plus all of the small transaction fees users have paid to send coins.
PoW operates on the principle that it is expensive to add a tranche of new transactions to the blockchain, but very easy to check if the transactions are valid due to the transparent nature of the ledger. Miners collectively verify the entire blockchain, and transactions aren’t considered to be fully ‘confirmed’ until several new blocks have been added on top of them. If a malicious actor tries to spend coins fraudulently, those transactions will be ignored by the rest of the network. The only way that an attacker could commit such a fraud is to possess a huge amount of computational power, such that they could mine block after block, winning the proof of work competition time after time. This is known as a ‘51% attack’ due to the need to possess more than half of total network hashrate. The reality is that no miner has such a proportion of total hashing power. Thus attempting such a fraud is 1) extremely expensive (since it costs as much as the hardware and energy required, plus the opportunity cost of not supporting the valid version of the blockchain and receiving rewards in return) and 2) extremely unlikely to succeed. Consequently it is better (i.e. more profitable) for miners to remain honest.
2. Proof of Stake
Due to the amount of computational power required, PoW is costly and energy intensive. A whole industry has grown up around creating custom chips designed only for mining. Proof of stake (PoS) is an alternative approach that has gained popularity in recent years and that requires no specialist hardware. In PoW, hashrate determines how likely a participant is to add the next block of transactions to the blockchain. In PoS, the participant’s coin stake determines their likelihood. That is, each network node is linked to an address, and the more coins that address holds, the more likely it is that they will mine (or ‘stake’, in this instance) the next block. It is like a lottery: the winner is determined by chance, but the more coins (lottery tickets) they have, the greater the odds. An attacker who wants to make a fraudulent transaction would need over 50% of coins to process the required transactions reliably; buying these would push the price up and make such an endeavour prohibitively expensive.
The PoS system was pioneered by Nxt. Because it is not energy-intensive, like PoW, the costs do not need reimbursing in the same way as they do for bitcoin. Thus PoS systems are well suited to platforms where there is a static coin supply, without inflation from block rewards. Stakers’ rewards consist only of transaction fees. This is the approach taken by most crowdsale-funded platforms, where tokens are distributed based on investment, and diluting this with more coins would be viewed unfavourably.
Proof of stake is now a well-established consensus mechanism, but is not often used in its original form. Two variations, LPoS and DPoS, offer certain advantages.
3. Leased Proof of Stake (LPoS)
In classic PoS, holders with small balances are unlikely to stake a block — just as small miners with low hashrate are unlikely to mine a block in bitcoin. It may be many years before a small holder is lucky enough to generate a block. This means that many holders with low balances don’t run a node, and leave maintaining the network to a limited number of larger players. Since network security is better when there are more participants, it is important to incentivise these smaller holders to take part.
LPoS achieves this by allowing holders to lease their balances to staking nodes. The leased funds remain in the full control of the holder, and can be moved or spent at any time (at which point the lease ends). Leased coins increase the ‘weight’ of the staking node, increasing its chances of being allowed to add a block of transactions to the blockchain. Any rewards received are shared proportionally with the leasers. This is the approach taken by Waves.
4. Delegated Proof of Stake (DPoS)
A similar but different approach is taken by BitShares and a number of other platforms. With DPoS, coin holders use their balances to elect a list of nodes that will have the opportunity to stake blocks of new transactions and add them to the blockchain. This engages all coin holders, though may not reward them directly in the same way as LPoS does. Holders can also vote on changes to network parameters, giving them greater influence and ownership over the network.
5. Proof of Importance (PoI)
A final variation on these consensus mechanisms is PoI. The first cryptocurrency platform to implement this was NEM. With PoI, it is not simply coin balance that matters. NEM’s consensus system is based on the idea that productive network activity, not just the amount of coins, should be rewarded. The odds of staking a block are a function of a number of factors, including balance, reputation (determined by a separate purpose-designed system), and the number of transactions made to and from that address. This provides a more holistic picture of a ‘useful’ network member.
There are many variations on these broad approaches, and some platforms use a combination of PoW and PoS — often using the first to distribute coins, and then shifting to the second at a later point to maintain the network. Another approach is to use Masternodes in conjunction with PoW mining, as is the case with DASH and Crown. These help to process transactions and receive a share of the block rewards from miners’ activity.
In all cases, the aim of the consensus approach is to secure the network, predominantly through economic means: it should be too expensive to attack the network, and more profitable to help protect it.
Translation - Turkish Blockchain fikir birliği mekanizmalarının (consensus mechanisms) gözden geçirilmesi
Kripto para birimleri, bilgi kaydetmek için dağıtılmış muhasebe defterleri (ledger) veya blok zincirleri kullanır - bu öncelikli olarak değer aktarım platformları (bitcoin ve çoğu kripto para birimi gibi) için her adresin balansı hakkındadır, ancak yöntem her türlü bilgiyi kapsayacak şekilde genişletilebilir. Blockchain'in işleyişinin anahtarı, ağın (network) defterin içeriği üzerinde toplu olarak hemfikir olması gerektiğidir: hesapları bir banka gibi tek bir kuruluşta merkezileştirme yetkisi yerine, ağ herkes arasında paylaşılır.
Bu, ağın blok zincirinde kaydedilen bilgiler etrafında fikir birliği (consensus) sağlamasını gerektirir. Bu fikir birliğinin nasıl sağlanacağı, protokolün güvenlik ve ekonomik parametrelerini etkiler. İşte nasıl yapıldığına dair beş adet örnek.
1. İş Kanıtı - Proof of Work (PoW)
İş kanıtı, bitcoin'in takma adlı yaratıcısı olan Satoshi Nakamoto'nun öncülüğünü yaptığı ilk dağıtılmış fikir birliği mekanizmasıdır. Ethereum da dahil olmak üzere birçok kripto para birimi aynı hareketi yapmıştır. PoW'da, blok zincirinin güvenliğini korumakla görevli ağdaki tüm bilgisayarlar —bitcoin'de Madenciler olarak bilinirler—, hash adı verilen matematiksel bir işlevden oluşan bir bulmacayı çözmek için çalışır. Bu görev basittir (bir bilgisayar için) ancak son derece tekrarlayıcıdır ve bu nedenle hesaplama açısından masraflıdır. Bilgisayarlar belirli özelliklere sahip bir hash bulmak için yarışırlar. Cevabı ilk bulan bilgisayarın —gerekli işi yaptıklarının kanıtı olarak— blok zincirine yeni bir işlem bloğu eklemesine izin verilir. Yeni çıkmış bitcoin dilimiyle ödüllendirilirler (şu anda blok başına veya kabaca her 10 dakikada bir 12.5 BTC), artı olarak kullanıcıların coin göndermek için ödedikleri tüm küçük işlem ücretleriyle.
PoW, blok zincirine yeni bir işlem dilimi eklemenin pahalı olduğu prensibiyle çalışır, ancak defterin anlaşılır yapısı nedeniyle işlemlerin geçerli olup olmadığını kontrol etmek çok kolaydır. Madenciler, tüm blok zincirini toplu olarak doğrular ve üstlerine birkaç yeni blok eklenene kadar işlemlerin tam olarak ‘onaylandığı’ kabul edilmez. Kötü niyetli bir aktör coinleri hileli harcamaya çalışırsa, bu işlemler ağın geri kalanı tarafından göz ardı edilir. Bir saldırganın böyle bir sahtekarlık yapabilmesinin tek yolu, birçok kere iş kanıtı yarışmasını kazanarak blok blok maden çıkarabilecek kadar büyük miktarda hesaplama gücüne sahip olmaktır. Bu, toplam ağ hash oranının (hashrate) yarısından fazlasına sahip olma ihtiyacı nedeniyle ‘% 51 saldırısı’ olarak bilinir. Gerçek şu ki, hiçbir madenci toplam hashing oranının böyle bir yüzdesine sahip değildir. Bu nedenle, böyle bir sahtekarlığa teşebbüs etmek 1) son derece pahalıdır (Gereken donanım ve enerji kadar maliyetli olduğu için, artı bir de blok zincirinin geçerli sürümünü desteklememenin ve karşılığında ödül almanın fırsat maliyetinden dolayı) ve 2) başarılı olma olasılığı son derece düşüktür. Sonuç olarak, madencilerin dürüst kalması daha iyidir (yani daha kârlıdır).
2. Hisse Kanıtı - Proof of Stake (PoS)
Gerekli hesaplama gücü miktarı nedeniyle, PoW maliyetlidir ve enerji ağırlıklıdır. Sadece madencilik için tasarlanmış özel yongalar yaratma etrafında bütün bir endüstri büyümüştür. Hisse Kanıtı (PoS), son yıllarda popülerlik kazanmış ve uzman donanım gerektirmeyen alternatif bir yöntemdir. Pow'da, bir katılımcının bir sonraki işlem bloğunu blok zincirine ekleme olasılığının ne kadar yüksek olduğunu hashrate belirler. PoS'ta ise, işlemlerin olasılıklarını katılımcının coin hissesi (coin stake) belirler. Diğer bir deyişle, her ağ düğümü bir adrese bağlıdır ve adresin elinde ne kadar çok coin varsa, bir sonraki blok için mining (veya bu sefer ‘hisse’) olasılığı o kadar yüksektir. Bu bir piyangoya benzer: kazanan şans eseri belirlenir, ancak ne kadar çok coine (piyango bileti) sahip olurlarsa, ihtimaller de o kadar artar. Hileli bir işlem yapmak isteyen bir saldırganın, gerekli işlemleri güvenilir bir şekilde işlemek için coinlerin % 50'sinden fazlasına ihtiyacı olacaktır; bunları satın almak fiyatı yukarı çekecek ve böyle bir girişimi yasaklayıcı bir şekilde pahalı hale getirecektir.
PoS sisteminin öncülüğünü Nxt yapmıştır. PoW gibi yoğun enerji gerektirmediği için, maliyetlerin bitcoinde olduğu gibi geri ödenmesine gerek yoktur. Bu nedenle, PoS sistemleri, blok ödüllerinden enflasyon olmadan statik bir coin arzının olduğu platformlar için çok uygundur. Stakeçilerin ödülleri yalnızca işlem ücretlerinden oluşur. Bu, tokenlerin yatırıma dayalı olarak dağıtıldığı crowdsale tarafından finanse edilen platformların çoğu tarafından alınan yöntemdir ve bunu daha fazla coinle seyreltmek elverişsiz görülecektir.
İş kanıtı artık iyi yapılandırılmış fikir birliği mekanizmasıdır, ama sıklıkla orijinal haliyle kullanılmaz. İki varyasyon, LPoS ve DPoS, belirli avantajlar sunar.
3. Kiralanmış Hisse Kanıtı - Leased Proof of Stake (LPoS)
Klasik PoS'ta, küçük bakiyeleri olan holder'ların bir blok stake etmesi pek olası değildir - tıpkı düşük hash oranına sahip küçük madencilerin bitcoin'de bir blok çıkarmasının olası olmadığı gibi. Küçük bir holder'ın bir blok üretecek kadar şanslı olması yıllar alabilir. Bu, düşük bakiyeli birçok holder'ın bir düğüm çalıştırmadığı ve ağın bakımını sınırlı sayıda daha büyük oyuncuya bıraktığı anlamına gelir. Daha fazla katılımcı olduğunda ağ güvenliği daha iyi olduğundan, bu daha küçük holder'ları katılmaya teşvik etmek önemlidir.
LPoS bunu, holder'ların bakiyelerini staking düğümlerine kiralamalarına izin vererek gerçekleştirir. Kiralanan fonlar halder'ın tam kontrolünde kalır ve herhangi bir zamanda taşınabilir veya harcanabilir (kiranın sona erdiği noktada). Kiralanan coinler, staking düğümünün ‘ağırlığını' artırarak blok zincirine bir işlem bloğu eklemesine izin verilme şansını arttırır. Alınan ödüller kiralayanlarla orantılı olarak paylaşılır. Bu Waves tarafından alınan yöntemdir.
4. Yetkilendirilmiş Hisse Kanıtı - Delegated Proof of Stake (DPoS)
BitShares ve bir dizi başka platform da benzer ancak farklı bir yöntem benimsiyor. DPoS ile coin holder'ları bakiyelerini, yeni işlem bloklarını stake etme ve onları blok zincirine ekleme olanağına sahip olacak düğümlerin bir listesini seçmek için kullanırlar. Bu, tüm coin holder'larını ilgilendirir, ancak LPoS'un yaptığı gibi onları doğrudan ödüllendirmeyebilir. Holder'lar ayrıca ağ parametrelerinde yapılan değişiklikleri oylayabilir ve bu da onlara ağ üzerinde daha fazla etki ve sahiplik sağlar.
5. Önem Kanıtı - Proof of Importance (PoI)
Bu fikir birliği mekanizmalarındaki sonuncu varyasyon da PoI'dir. Bunu uygulayan ilk kripto para platformu NEM olmuştur. PoI ile önemli olan sadece coin dengesi değildir. NEM'in fikir birliği sistemi, yalnızca coin miktarının değil, üretken ağ faaliyetinin ödüllendirilmesi gerektiği fikrine dayanmaktadır. Bir blok stake etme olasılığı, bakiye, itibar (ayrı bir amaca göre tasarlanmış sistem tarafından belirlenir) ve bu adrese yapılan ve bu adresten yapılan işlem sayısı dahil olmak üzere bir dizi faktörden oluşan bir işlevdir. Bu, "yararlı" bir ağ üyesinin daha bütünsel bir resmini ortaya çıkarır.
Bu geniş yöntemlerde birçok varyasyon bulunmaktadır ve bazı platformlar PoW ve PoS kombinasyonunu kullanır - genellikle coinleri dağıtmak için ilkini kullanır ve daha sonra ağı korumak için daha sonraki bir noktada ikinciye geçer. Diğer bir yöntem ise Masternode'ların DASH ve Crown'da olduğu gibi PoW madenciliği ile birlikte kullanılmasıdır. Bunlar, işlemleri işlemeye ve madencilerin faaliyetlerinden elde edilen blok ödüllerinden pay alınmasına yardımcı olur.
Her durumda, fikir birliği yönteminin amacı, ağı ağırlıklı olarak ekonomik yollarla güvence altına almaktır: ağa saldırmak çok pahalı olucaktır ama onu korumaya yardımcı olmak daha kârlıdır.
More
Less
New! Video portfolio:
More
Less
Translation education
Bachelor's degree - Giresun University
Experience
Years of experience: 3. Registered at ProZ.com: Mar 2022.
Help or teach others with what I have learned over the years
Meet new end/direct clients
Work for non-profits or pro-bono clients
Network with other language professionals
Find trusted individuals to outsource work to
Get help with terminology and resources
Build or grow a translation team
Learn more about translation / improve my skills
Stay up to date on what is happening in the language industry
Improve my productivity
Bio
WHO AM I?
My name is Abdulkadir Sürer. I'm a native Turkish speaker, fluent in English. Graduated from Giresun University English Language and Literature department. I'm here to offer professional and fast translation services for you, figuring that you'd need a swift&accurate work within the next few days.
Now, I work as a project coordinator and sworn translator in Aspendos Translation and Consulting Inc., the leading translation office in Antalya, Turkey. I have free time for earning a side income. That's why I'm also here.
Translation and proofreading services in such fields;
✔️ Legal,
✔️ Literary,
✔️ Technical,
✔️ Crypto-related,
✔️ Academical,
✔️ and more...
How will I do your translation?
I will use a CAT TOOL for human translation ONLY! No google translate!